17 Eylül’de Lübnan’da yüzlerce İran yanlısı Hizbullah çağrı cihazının patlaması sonucu düzinelerce insan ölmüş, binlerce kişi de yaralanmıştı. 18 Eylül’de ise Hizbullah savaşçılarına ait yüzlerce telsizin patlatıldığı bir saldırı dalgası daha yaşandı. Sözcüye göre Netanyahu haftalık kabine toplantısında o dönemde buna yeşil ışık yaktığını söyledi.
Bu, İsrail hükümetinin yazarlığını ilk kez açıkça kabul etmesiydi. Saldırıların hemen İsrail dış istihbarat servisi Mossad’a atfedilmesi nedeniyle bu itiraf sürpriz olmadı.
Saldırılar uluslararası alanda sert bir şekilde eleştirildi çünkü hiçbir şeyden haberi olmayan sivillerin hayatları da patlayan telekomünikasyon cihazları nedeniyle tehlike altındaydı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkeyi “terör örgütü gibi saldırılar” gerçekleştirmekle suçladı.
Uluslararası hukukçular saldırıların izin verilebilirliği konusunda fikir ayrılığına düşerken, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk saldırıları savaş suçuna yakın olarak nitelendirdi. Eylül ayında BM Güvenlik Konseyi’ne yaptığı konuşmada, “Saldırgan, saldırının uluslararası hukukun bağlayıcı kurallarına uygunluğunu, özellikle de sivil nüfus üzerindeki muhtemel etkisini değerlendiremiyorsa, saldırı gerçekleştirilmemelidir” dedi.
“Uluslararası insancıl hukuk, patlayıcı madde içerecek şekilde özel olarak tasarlanmış ve yapılmış, görünüşte zararsız, taşınabilir nesneler şeklindeki bubi tuzaklarının kullanımını yasaklamaktadır. Sivil halk arasında terör yaymak amacıyla uygulanan şiddet bir savaş suçudur” diye devam etti Avusturyalı.
Çağrı cihazı patlamalarının aynı zamanda geniş kapsamlı siyasi sonuçları da oldu. Bunları her iki taraftan da güçlü saldırılar izledi. İsrail saldırılarında çok sayıda Hizbullah lideri öldürüldü. Hizbullah’ın koruyucu gücü olduğu düşünülen İran’dan da misilleme saldırısı gerçekleşti. İslam Cumhuriyeti, bu yıl 1 Ekim’de ikinci kez İsrail’e roketlerle saldırdı. İsrail, Ekim ayının sonunda İran’ın askeri hedeflerine hava saldırısıyla karşılık verdi. Radikal İslamcı Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e saldırmasından bir gün sonra Hizbullah, düzenli roket saldırılarıyla İsrail’e karşı ikinci bir cephe açtı. Buna karşılık İsrail, komşu ülkesindeki hedefleri bombaladı.