Üç milyar yıl önce Dünya’ya çarpan göktaşı okyanusların kaynamasına neden oldu

Üç milyar yıl önce Dünya’ya çarpan göktaşı okyanusların kaynamasına neden oldu
Yayınlama: 10.11.2024
3
A+
A-


40-60 km genişliğindeki bu göktaşı üç milyar yıl önce Dünya’ya çarptı.

S2 adı verilen göktaşının, 66 milyon yıl önce dinozorları yok eden göktaşının 200 katı büyüklüğünde olduğu tahmin ediliyor.

Güney Afrika’daki çarpma bölgesinde incelemelerde bulunan bilim insanları, büyük asteroit çarpmalarının Dünya’ya sadece yıkım getirmediğine, erken yaşamın gelişmesine yardımcı olduğuna dair kanıtlar buldu.

Yeni araştırmanın başyazarı Harvard Üniversitesi’nden Prof. Nadja Drabon, Dünya ilk oluştuktan sonra uzayda çarpacak çok sayıda enkaz olduğunu hatırlatıyor ve “Ama şimdi, bu dev çarpışmaların ardından yaşamın gerçekten dirençli olduğunu ve aslında daha da geliştiğini anladık” diyor.

66 milyon yıl önce dinozorların yok olmasına neden olan göktaşı yaklaşık 10 km genişliğindeydi ve neredeyse Everest Dağı yüksekliğindeydi.

Avusturya'da Şirket İflasları Yüzde 18,1 Arttı

Avusturya’da Şirket İflasları Yüzde 18,1 Arttı

S2 göktaşı ise 40-60 km genişliğindeydi ve kütlesi 50-200 kat daha fazlaydı.

Oluşumundan yaklaşık 1,5 milyar yıl sonra bu göktaşının çarptığı Dünya bugünkünden çok farklı görünüyordu. Yüzeyinin büyük kısmı sularla kaplıydı ve sadece birkaç kıta denizden belirmiş durumdaydı. Tek hücreli mikroorganizmalardan ibaret olan yaşam ise çok basit formdaydı.

Barberton Greenstone Belt’in doğusundaki çarpma alanı, bir meteor çarpmasının kalıntılarının bulunduğu Dünya’daki en eski yerlerden biri.

Bu bölgeye üç kez giden Prof. Drabon ve ekibi çarpışmadan geriye kalan küçük kaya parçalarını arıyorlardı. Topladıkları yüzlerce kilogram kaya parçasını analiz için laboratuvara gönderdiler.

Ekip, S2 göktaşı Dünya’ya çarptığında nelere yol açmış olabileceğine dair şu öngörülerde bulunuyor:

Göktaşı 500 km’lik bir krater açmış ve inanılmaz hızlarda fırlayan kayaları toz haline getirerek dünyanın etrafında dönen bir bulut oluşturmuştu.

Prof. Drabon bu manzarayı, “Bir yağmur bulutu düşünün, ama su damlacıkları yerine, gökyüzünden yağan erimiş kaya damlacıkları gibi” diye tarif ediyor.

Kaynak: Euronews

Kaynak

Viyanablog Sitesinin Kurucusuyum.