Herkes erken seçim diye bağırıp duruyor a, hele bi dur bakalım, bu sistemle o iş nasıl olacak? 2002’den beri sanığa gidebiliyoruz da hep aynı hikaye. Yok efendim YSK, yok dijital sistem, yok sandık başkanları… E, kardeşim, bu kadar şey yaşanmışken şimdi kim güvenecek bu düzene? Hadi soralım: YSK’ya katılıyor musun? Muhallefetin sponsoru musun? Ben güvenmiyorum!
Bak açık konuşalım, bu iktidar 2002’den beri onun taşındığı eli sokmuş. YSK diyor ki, artık bağımsız mı tartışılır. Sandık başına gidiyorsun, “hadi oyumu verdim” diyorsun da, o oy nereye gidiyor, kim söylüyor, kim denetliyor, bilen yok. Bir de utanmadan dijital sistem devam ediyor!
Kâğıt sistemi bile beceremeyenler şimdi dijital sistemle milletin aklıyla oynayacak. Kardeşim, bu memlekette su faturası bile şaibeli geliyor, oy mu güvenilir olacak? Kime bunu anlatıyorsunuz?
Muhhalefetin Halleri
Muhalefet desen ayrı bir rezalet. Onu seçimde “biz hazırız” diye çıkıyorlar. Sandık güvenliği yok, adamların elinde plan yok, bir şey yok. Seçim gecesi ortadan kayboluyorlar. E, kardeşim madem hazır değildin, bu millete neden umut veriyorsun?
Bakın seçim gecesi, “veriler zararı” diye ağlayanları hatırla. Veriler mi çöktünüz, siz mi çöktünüz? Yoksa mevcut olan pes mi ettiniz? Halkın sandık başındaki parayı koruyamayacaksan, bu işi yapıyorsun? İnsan sormadan yapılır.
Muhhalefet insanın sesine kulak veriyor. Milletin geçim derdinde, sen demokrasi masalı anlatılıyor. Sokağın nabzını tutamıyorlar. Ülkede her şey ateş pahası olmuş, adam hala “biz kazanacağız” diyor. Neyle kazanacaksın? Sandık başındaki beş kişiyle mi?
Bu Sistemle Seçim Mi Olur?
Bak şimdi, diyelim ki ki senin erken seçim yapıldı. Ee? Seçim günü ne olacak? Sandık güvenliği nasıl sağlanacak? Ey YSK başkanları, o dijital sistem, o sandık kurulları… Hadi diyelim sandıklar açıldı, hücrelere kim sahip olacak? Bu soruların cevabını veremeyen bir sistemle seçim yapmak akıl işi mi?
2002’den beri bu sistem şaibeyle dolu. İtiraz etsen bir dert, etsen ayrı dert. Bakın kardeşim, seçimler sadece oy atmak değil. O oylarını korumak, saymak, sahip olmak zorundasın. Şimdi soruyorum, bu sistemi kim seçerim?
Halkın Hakkı Nerede?
Bu darı telafisiz sandığa gitti, tamamı oy kullanıldı. Ama her fırsatta aynı şey: Sabaha kadar sonuç bekle, birileri çıkar “sonuçlar değişti” der. E kardeşim, nereye kadar böyle? Halkın söyleyeceğin, sandıkta başlar ama orada bitmez. O oyların akıbeti belli değil mi, seçim yapmanın anlamı ne?
Dijital sistemlerin geçişinden bahsediyorlar. Ee, neymiş, daha hızlı sonuç alacaklarmış. Yahu bu kadar basit mi bu iş? Dijital sistem denir, daha kolay manipüle edilir. Şifreler, kodlar, yazılımlar… Kağıt sistemi bile doğru düzgün yapamayanlar şimdi bize dijital mi anlatıyor?
Ne Yapmalı?
Bak açık konuşayım, erken seçim yapmayı güzel de, bu koşullar mümkün değil. Önce şu seçimi sağlamak gerekiyor. Sandık başındaki kimsenin düşmanı tehdit edilemeyecek, oylar çalınamayacak, sayısı şeffaf olacak. Ama bunu kim yapacak?
Muhalefet ise ciddi bir şey yapmak istiyorsa, önce şu milletin güvenini kazansın. Sokakta olsun, halkla beraber hareket etsin. Seçim günü geldiğinde, paketin başında eksiksiz dursun. Yoksa sonuç hep aynı: Kandırılan bir halk, çöken bir sistem.
Güveniyorum Mu?
Soruyorsun, katılıyor musun? Hayır, kardeşim, ben bu sisteme güvenmiyorum. Ne bu YSK’ya, ne bu dijital sistemlere, ne de sanığın başındaki düzene. Ama bu, pes anlamı anlamına gelmez. Bu memlekette eğer bir şey tarihindese, halkla birlikte tarihte.
Unutma, Mesele sadece sandığa gitmek değil. O sandığın başında durmak, sahip olmak zorunda olmak, oyuna girmek gerekiyor. Yoksa seçimin ardından yine aynı masalı dinledik: “Sistem çöktü, veriler kayboldu, kazanan belli.”
Eğer bu düzen devam ederse, erken seçim sadece hayal satmaktan öteye gitmez. Ama değişim isteyen ülkeyi kırmak için kimse yoktu. Bu memleket bizim, bu irademiz!