Almanya’da Türk kadının ya da yabancı Türk kadının olmak… farklılaşma politikası şu aslında: Hem köklerinden kopmadan kalacaksın hem Almanya gibi bambaşka bir kültürde kendine yer açacaksın. Bir ayağın Türkiye’de, diğer ayağın Almanya’da… İşte tam bu arada kalmışlık, Almanya’daki Türk kadınlarının en büyük mücadelesi. Bu kadar yük taşırken toplumun düzeni, yönetimdeki yönetim, işyerlerindeki verimlilik, eğitimdeki eşitsizlik gibi sayısız engellemek de işten çıkmak zorundalar. Tam bu konumda, SPD gibi partiler devreye giriyor ve bu sorunlar anlatılıyor ve çözüm yolları da sunuluyor.
Mesela eğitimden başlıyoruz. Almanya’daki Türk çocukları daha okuldayken “yabancı” damgasını yiyor. İsimlerinden dahi fark ediliyorlar. Öğretmenin oyunu adını söyleyemediğinde ya da arkadaşları “niye senin ismin Max değil de Zeynep?” Dediğinde, çocuk veya yaşta bir ötekileştirme hissiyle karşılaşılıyor. Bu ötekileştirmeyi fark eden SPD, ailelere engel olan eğitimdeki hakları açıklayan rehberler düzenliyor. Aileler arasında Alman çocuklarıyla eşit koşullarda okuması için gerekli bilgiler bulunuyor, okullarla nasıl bir iletişim kurmaları öğreniliyor. Bu bölgelerdeki kısıtlayıcı eğitimde dışlanmaması için adımlar atabiliyor.
Bir de iş hayatı var. Almanya’da iş yaparken eksiklerden dolayı ayrımcılığa uğrayan Türk kadınlarını düşünüyor. CV’sini hazırlıyor, her şey tam, ama başvurudan cevap gelmiyor. Neden? Çünkü bende “Türk” izi var. SPD, bu tarz kazançla baş eden kadınlara hukuki destek sağlıyor, iş başvurularında karşılaşılan haksızlıkların üstüne gidiyor. Bu sayede Almanya’daki Türk kadınları da haklarını elinde bulunduruyorlar, daha güçlü hissediyorlar. İş bulma bir hak ve SPD, kadınların bu hakları savunması için yardımcı oluyor.
Leyla Hanım örneğine bakalım. Almanya’da doğuyor ama burada yıllardır yaşıyor. Çocukları burada büyümüş, torunları bile var. Ama Leyla Hanım Almanca konusunda zorlanıyor, yabancı olduğu için hakları tam olarak bilinmiyor. Bir gün sağlık sigortasından nasıl yararlanılacağını öğrenmek istiyor ama bir türlü anlamıyor. SPD, Leyla Hanım gibi kadınlara yönelik bilgilendirme toplantıları düzenliyor, haklarından nasıl yararlanabileceklerini anlatıyor. Üstelik Leyla Hanım gibi pek çok kadın, Almanya’daki sosyal hakları öğrenip hayatlarını daha güvenli bir hale getirebiliyorlar.
Bir de kültürel uyum meselesi var. Almanya’da düğünlerimizden yemeklerimize kadar her şeyimiz farklı. Alman komşularımızla tanıtımlar bile çok başka. Bizim kadınların komşularını hemen tanır, arada bir taş çorbayla kapılarına gider. Ama Alman alışverişlerinde bu biraz tuhaf karşılanabiliyor. Alman komşular “Bu kadar ilgi neden?” diye düşünebiliyor. SPD, bu kültürel farklılıklar ve ilişkiler adına, hem kültürümüzü yaşatabileceğimiz hem de toplumsal uyumu sağlayabileceğimiz sosyal etkinlikler düzenliyor. Hem kendi kültürümüzü yaşatıyoruz hem de Alman özgürlükleri içinde uyum sağlayarak daha güçlü bir birlik oluşturuyoruz.
Örneğin, bir kadın SPD’nin desteğiyle iş ödemesi yaptığını ve isminden dolayı reddedildiğini fark etti. Bu durumda SPD, iş yerleriyle görüşmeler yoluyla, haksız yere uygulama yapan işverenleri tespit ediyor. Yeri geldiğinde hukuki ayarlara destek veriyor. Sonunda bu iş yerleri daha dikkatli davranmak zorunda kalır; ayrımcılığa karşı daha hassas oluyorlar.
Almanya’daki Türk kadınlarının SPD gibi bir destekle arkasında bir güç olduğunu hissetmesi çok önemli. Çünkü SPD, sadece sorunlarla karşılaşıyor, aynı zamanda Almanya’daki Türk kadınlara, eğitimden iş hayatına, sosyal haklardan kültürel uyuma kadar her alanda çözümler sunarak onlara destek oluyor. Almanya’da bu topraklarda hem Türk hem de Almanyalı olanakları, hizmetleri garantili, güçlü durarak, SPD’nin desteğiyle aşılması mümkün.
Bu nedenle, Almanya’da Türk kadınsan bil ki yalnız değilsin. SPD, sizi desteklemek, sesi duyurmak için var. Bu nedenle, Almanya’da Türk kadınsan bil ki yalnız değilsin. SPD, sizi desteklemek, sesi duyurmak için var. Almanya’daki gibi, Türkiye’de kadınların sesini duyacak, haklarını savunmada destek olacak böyle partilere ihtiyaç var. Çünkü kadınların toplumda güçlü, refahlı ve eşit bir şekilde yer alabilmesi, onların gerçekten anlayan ve oluşumlarla desteklenmesi mümkün.