Murat Taşdan: Cinnet Hâli – Habererk, Güncel Son Dakika Haberleri

Murat Taşdan: Cinnet Hâli – Habererk, Güncel Son Dakika Haberleri
Yayınlama: 07.10.2024
11
A+
A-

Ülkede akıl almaz hâller oluyor. Taciz, dayak, sapkınlık ve cinayet haberlerini duyduğumuz gün, neredeyse yok gibi… Bu vahim gidişatta yaş, cinsiyetler arasında seçim yapmaktan vazgeçmiyoruz. Cezaevleri dolmuş taşmış; kapasitenin üzerinde tutukluluk ve hükümlüler istif durumda. Şu köşemizde bağır bağıra bilmem kaç kere ifade etmeye çalıştık baylar ve bayanlar: iyiyemiyorsunuz!..

Bu cinnet hâlinin elbet anında çok sebepleri bulunur. Sosyal, psikolojik, ekonomik ve ailevi sebepler ard arda sıralanabilir. Üç yıl boyunca yakamıza yapışan ekonomik zorluklara kayıtsız kalamayız; Maddi hayat, toplumun olduğu gibi bizde de değerler yargısını fena halde etkileyen bir etken oluyor. Şırf “ekonomik sebepler” Demeyeceğim ki hukuktan da öte eğitim meselesini başa alırım. Hiçbir siyasi, bu kangren olmuş sorunu çözemedi; ne yazık ki mevcut iktidar da… Hukuk ve eğitim sorununda hâlle dönük “tamam oldu” diyeceğimiz adımların çok uzağındayız.

Cinnet Hali

Disiplinim dolayısıyla kimi sosyal araştırmaları takip etmeye çalışıyorum. Bu araştırmaların bir bölümü serapa nokta atışı yeterliliğini görmesem de ortak çıkarımlar bularak, gösterdiğimde kanaat sahibi olmayı başardık. Araştırmaları tek tek ismi ile çağırmama gerek yok; Lakin bilen ve merak buyuran kâri, açık kaynaklara erişim olanağına sahiptir. Evvel emir ifade etmeliyim: Türk takası karpuz gibi ikiye bölünmüş durumda. Bu bireysellik ideolojik(!) beyana esastır. Dünyada kredi kısıtlaması gibi öncesinde süre da bu radyant ideolojik iklime teşne toplum sayıları çok az. “İdeoloji” diyorum; çünkü ideoloji dediğimiz fikirler manzumesi yeğin okumalar, tezler, varsayımlar ve sınıf temelli aksiyomlar ile çatışmaların yaşadığı toplumlarda damar tutmuş; Hatta sosyal seviyedeki yükseltici faktörlerden sayılmıştır. Bizde böyle bir toplumsal birikim olmasa da millet, ideoloji sandığı sloganik ve ezber retoriği çok seviyor. Sonuç; sonuçta muazzam bir körleşme!

“Bu körleşme ister iktidar ister muhalifler” fark etmeksizin büyük sorundur. Bariz fark ise herhangi bir iktidar ve kitlesinin körleşme parçalarının daha önemli olduğudur; çünkü dümenin başındaki kim ise gemiyi buz dağına çarpan da o’dur. Başımıza gelenlerin Kemalist rejimle ilgili olduğunu söylüyorlar, işte çalışmak gibi (yani körlük) ile siyaseti ele alıyor. Bu pruvaya yerleşmiş gözetleyiciler ciddi optik bakış ve perspektif okuma sorununa düçar oldukları için geminin yeniden uyarılmasında yanlış uyarıda bulunan tiplerdir.

Ülkede 20 yıl, hele son 7-8 yıl (o kastetikleri manada) Kemalist bir etki söz konusu mudur? Bu (varsa) Kemalist etki, CHP belediyeleri ile olamaz! Hoşgeldin, CHP’nin Kemalist bir parti olduğunu iddia edeceğimden değilim zaten… Tüm sosyal kurumlar, eğitim, diyanet, yasama ve icraat iktidarın elindeyken yine iktidar “Kemalist kadro” ile bezeli olduğunu iddia edebilecek var mı? Hiç sanmam! O halde sorun kör ideolojik atışlar ile aranmamalıdır değerli okur. Yanlış bir sual olsa da şu sorulabilir: “bu kadar imam-hatip okulları vardı ve açılmaya 20 yıldır devam etti; pekiyi vaziyet neden böyle?” deseler… “Hâlâ Kemalizm” mi diyeceğiz?!.

Efendim, hakikî manada (fert fert, aileden bütünlük boyunca uzanan skalada) şu eğitim meselesini ele almak zorundayız. Neredeyse Onu Cumhuriyet gencini en aşağı 20 yaşına, yani askerlik çağına gelene kadar doğru, dengeli, müspet bir eğitim sistemi içinde tutmak zorundayız. Bu programa her türlü etik, analitik ve psikolojik klavuzlarla yardımcı olmadan ve yine öz-kültürel hasletleri tanıtmaktan sosyal kaotiğin içine bıraktığımız parçaları maalesef görüyoruz. “Bununla birlikte (bilinen manada) ve bunları ifa etmek için güçlü bir iktidar değil, güçlü devlet daha önemlidir” önermemi yazmama geçmem icap eder; çünkü iktidarın güçlü olması ile devletin güçlü olacağı zannı bir yanılsamadır, lütfen görelim.

Devlet, 85 milyonluk ülkede mâdem onu ​​ferdi takip edemeyecek, o vakit toplumsal örgütlenme ve dayanışmanın derece artış tarifesi acz kalacak. Kastım cemaatleşmek değil, cemiyetleşmedir. Herkesin herkesin yardım ettiği bir kamusal nizam! Aileye, gence sahip çıkabilen, genel destek dahil, toplum üretimiyle kâr marjını yürüten kodamanların destekle kolu olduğu örgütlü, birbirini tamamlayan bir sivil toplum ağı… “Benden olan sakallı veya başörtülü avantalı olsun, olmayandan banane” siyasetine boğulmuş bir anlayış, sivil toplum düzenini yansıtırız efendim. Aynı durum koşulları ile de geçerlidir… E tamam; anlatalım kullana dini diyaneti… Anlatalım da felsefe de anlatalım, mantık da öğretelim… Önce mantık ve kavramlara günlük okumaları yetkin ve tercihte bulunacağı zemini bütün sıhatiyle kurulumumuz gençleremize; yani hür iradeyi sağlam bir eğitime dayalı hayata geçerli kılalım. Söyleyin, başka yolu var mı? Yoksa bu cinnet hâli ve temelde yatan cehalet, sahipsizlik ile körleşme canımızı çok yakacak. Yazıktır, yazıktır bu vatan evlatlarına. Tanrı Türk’ü “acilen” korusun!

Kaynak

Viyanablog Sitesinin Kurucusuyum.