“İsrail tehdidi” ve yeni Anayasa…

“İsrail tehdidi” ve yeni Anayasa…
Yayınlama: 14.10.2024
4
A+
A-

:

Türkiye’de özellikle son 10 yıldır iç politika ile dış politika iyice girmiş durumda. “Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünün bekası ve refahı için” politikasının hiçbir gerekçesi yok, yapmaktan vazgeçmek, sandıkta birkaç oy daha fazla çıkarabilmek üzerine kurulu.

İç politik rüzgarın seyrine göre dış politikada gerçekleşen “180 derece dönüşler” bunun somut örneği; Türkiye’de ekonomik krizin daha iyi olduğu dönemler Suriye, Mısır Yunanistan, hükümet konusunda iktidar ülkeleri tarafından kullanılan “sıfatlar” ve atılan hamasi nutuklar, ekonomi bozulduğunda anında bire unutulup, “kardeş/dost” ifadesine dönülmedi mi?

Türkiye gerçekten İsrail’in hedefinde mi?

Şimdi Hamas’ın İsrail’e saldırıları ile başlayan, İsrail’in buna karşılık olarak tüm yoğunluk kan gölüne çevirdiği Ortadoğu kaosunda da aynı durumun devam ettiği pek çok aret var;

İktidar sözcülerinin “İsrail’in bir sonraki kredi hedefi Türkiye” çıkışının ardından gelen kartı limitinden, araç alım satımına getirilmeye çalışılan ek vergileri, “savunma sanayi fonuna” Ayrıca sözcülerin açıklamalarını bir de bu şekilde olması gerekip gerekmediğine de göz atabilirsiniz.

Asıl soru ise şu; Türkiye gerçekten İsrail’in hedefinde mi?

Bunun için hem ABD destekli İsrail’in Ortadoğu’daki köylerine, hem de Türkiye’deki iktidar partisinin bu köylere karşı -söylediklerine değil- hareketlerine görmek gerekli;

– Atılan İsrail’in yasadışı hamasi nutuklara rağmen, Türkiye-İsrail ticareti Netanyahu ükümetinin Gazze’ye kanlılara operasyon başlatılmasının ardından aylarca devam etti. Hükümet bir kez ticaretin kısıtlanmasını sağladı, ardından tamamıyla kesintiye uğradı. Peki, yeni yaşlı adam mı? İsrail’in ticareti düşerken, İsrail’in fiili kontrolü altında Filistin topraklarına Türkiye’nin ticareti aniden bire olağanüstü arttı. Türkiye İhracatçılar Meclisi sistemlerine göre Türkiye’nin Filistin’le ihracatı 9 ayda 14 kat arttı. 2023’ün ilk 9 yerinde 91 milyon 276 bin ihracat yapılan Filistin’e, 2024’ün aynı dönemde 571 milyon 186 bin ürün satıldı.

– Türkiye bir NATO ülkesi. Eğer iktidar partisi sözcülerinin ilaçları “İsrail tehdidi” varsa, Türkiye’nin NATO müttefiklerini alarma geçirmesi gereksiz mi?

2020’de Suriye’nin onlarca yıldır Mehmetçik Rus uçaklarının saldırısı nedeniyle şehit olması nedeniyle, 2015’te iki seçim arasında Türkiye’nin yakan terör saldırısı üzerine ve 2012’de bir Türk jetinin Rus uçaklarının düşürülmesi üzerine AK Parti hükümetinin NATO’nun 4. maddesini işletmiş müttefiklerini “danışmalar” toplantıya çağırmıştı. (NATO Antlaşması’nın 4. madde müttefikinin herhangi birinin ‘tehdit’ hissetmesi halinde, NATO müttefiklerini ‘danışmalar için’ toplantıya çağırmasını öngörmüyor).

İsrail için “Bir sonraki hedef Türkiye” denilen bu yöntemin uygulanmıyor olması ilginç değil mi?

-İsrail’in Gazze’ye ve Lübnan’ın bölgedeki Hizbullah mevzilerine yönelik saldırıları konusunda Türkiye’deki iktidarın yaklaşımı -en hafif deyimiyle- ikircikli oldu. Müslüman Kardeşler hareketi ile bağlantılı Sünni Hamas için AK Parti hükümetinin yeri yıkanırken, aynı İsrail’in saldırdığı Şii Hizbullah için bu yapılmadı. “Saldırgan ve varcı” olarak nitelenen İsrail’in İran’a karşı doğrudan hamlelerine de pek ses çıkarmadı AK Parti teklif ediyor. Böylelikle AK Parti hükümeti tarafından atanan TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı, Bursa Uludağ Üniversitesi’nin 2024-2025 açılış töreninde, İran’ı hedef alarak “Bu yıl sonunda TRT Farsça kanalını açacağız. İran’ı rahatsız etmek durumundayız, İran’ı rahatsız etmek durumundayız” diye bir açıklama yaptı.

Eğer Türkiye gerçekten “İsrail tehdidi” altındaysa, İsrail’le doğrudan çatışan İran’a karşı tavır almak ne anlama gelir? Hakikaten gerçekleştirilmesi mümkün değil.

Yeni Anayasa Meselesi

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un sözleriyle böyle bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın kalıcı ilk dört maddesinin tartışmaya açılması da ayrıca anlamlıdır. Kurtulmuş, özellikle “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir” maddesini eleştiriyor.

Oysa aslında bu madde, Türkiye’nin daha önce Lübnan’da, Irak’ta, Bosna’da dış müdahaleler sonucunda “etnik ya da dini kotalara dayalı idari sistemlere” karşı bir güvenceydi. Cumhurbaşkanlığının, başbakanlığın, Meclis başkanlığının liyakate göre değil, kişinin etnik ya da dini özelliklerine göre kurgulanan sistemlerin ortaya çıkardığı sonuçta; Irak’ta kaos ve ülkenin zengin petrol kaynağına rağmen halktaki fakirlik, Lübnan’da iç çatışma ve ekonomik kriz, Bosna’da çözülemez ve devlet sistemi işleyemez.

Yeni anayasa tartışmalarına dalmadan önce, bu uzunlukta yaşananlara iyi bakmata fayda var Bu, gençlik karartırını kullanabileceğiniz anlamına gelir.

Kaynak

Viyanablog Sitesinin Kurucusuyum.