:
İLHAN DUMAN
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Nasıl Bir Ekonomi TV’de Ekonomi Masası’nın konusu oldu.
EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Genel Kordinatör Vahap Munyar, Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz ve gazeteci Barış Esen’in sorularını yanıtlayan Erdal Bahçıvan, sanayi ve ekonomideki varlığını değerledi.
Sanayici olarak irrasyonel dönemden çıkılarak, politikalara dönüşümü desteklediklerini ve politikaların sonucunu alana kadar devam edeceklerini ifade ederek ihraç eden Bahçıvan, “Geldiğimiz nokta, hakikaten r taşının ciddi konulara işaretler uygulamalarını gösteriyor. PMI’larınız varsa, COVID-19’dan hiçbir şey alamazsınız. Sanayiden gelen uyarıların artık ciddiye alınmasını vurgulayan Bahçıvan, Ekonomi Masası’nda şu değerlendirmeleri yaptı:
Üretici programı olarak sebebimiz kendimiz olmayan zorlu bir dönem büyük ve en ağır bedelini bu süreç boyunca. Başından beri, soruna odaklı çözüm politikaları gelişmeye başladın ve bundan beri bunun önemli darbesi, sabır mücadelesini ve fedakarlık isteğini sanayi üzerinden oluşturacağı aşağı yukarı çan iydi. Biz de İSO olarak, ortaya çıkan bir ekonomik modele dönüş, irrasyonel bir dönem artık devrimi yönlendiriyor, bunun yerine makul dönüş politikasının başlamasıyla birlikte bu havanın sabrımızı koruyacağımızı ve bu adan sonuçta alınana kadar da bu sabri muhafazamızı ortaya koyacağız.
Geldiğimiz nokta, artık hakikaten sabır taşının ciddi boyutlardaki işaretler uygulamalarını gösteriyor. PMI’larınız varsa, COVID-19’dan hiçbir şey alamazsınız. Bunun ciddiyetle değerlendirilmesi ve farklı değerlendirilmesi gerekiyor. Yani bu OVP’nin kendi içinde kendi haline getirilmesi gereken “Buna zaten dayanıklıydık” denilebilecek boyutta. Eylül ayında ortaya çıkan PMI, hem tek başına hem de sektörler tarafından incelenen zamanımız ama kalıcının de daha sıcaklıktaki umutsuzluk işaretlerini gözlenen zaman dikkate alınmaması gereken bir durumda.
Hep şunu söylüyorduk: Yoğun bakımdaki bir bakım sabır hızıyla gidilmesi gereken bir dönemdeyiz. Ama yoğun bakımdaki hasta, “Beni artık daha fazla ciddiyet almaya” başladı. Bu iyi bir fikir değil. Bu bence çok önemli bir uyarı. PMI’ın, her zaman ekonominin, sanayinin en önemli uyarısı olduğunu dile getiriyoruz. COVİD, sonrasındaki sayılara baktığımızda rakamlar ortaya çıkıyorsa bu konu üzerinde hep birlikte düşünmemiz gerekiyor. Gıda dahil 10 sektördeki hepsi, istihdamından yayılan beklentilere kadar böyle bir boyuttaysa bu bakış açısı farklı ele almamız gerekiyor.
Vergi dilimleri konusunda Rifat başkanın soylediği konu bizim de geçmişteki aylarda dile getirdiğimiz ve kesinlikle haklılığı olan, temelde imza attığımız bir konu başlığı. Enflasyon muhasebesinin ücretini ödemesi gerekiyor. Vergi dilimlerine de enflasyon muhasebesi lazım. Özellikle yılın yıllarındaki ücret artışlarında kullanılması gereken bence en önemli tekniğin bu olması gerekiyor. 2025’e girerken oğlu 3-4 yıldır çalışanın hayatında yetkisiz olarak girilmiş olan bu haksızlık konusunda bir adım atılması gerekiyor. Yani eskiden 7’nci, 8’inci ayda kesilenlerin artık 2’nci ayda kesilmeye başladığı bir durumla karşı karşıyayız. Asla kabul edilecek bir durum değil bu ama eğer bu sene bu işin önlemi alınırsa bir taşla 2 kuş bile vurulabilir. Süreci bu şekilde dengeli bir şekilde çözebiliriz. Ben bunun önemli bir reform olarak 2025 yılının kapsamının daha ayarlanmasından uygulamaya konulmasının son derece gerekli olduğunu düşünüyorum.
Ortadoğu’da bir şehrin bombasına maruz kalmış, sivil insanlar ölmüş, haddini aşan böyle bir tablonun olduğu bir dünyada yaşamak bile insan zulmü ve gelecek adına da endişelerimizi giderek . Bir tarafta nereye gideceği belli olmayan davranışlar kaçmış olan böylesine bir hiddet ve şiddet. Diğer yandan Avrupa’daki gelişmeler, Avrupa’nın Rusya ve Ukrayna konusunda gelişme süreci nasıl etkileneceği söz konusu. Elbette 5 Kasım’daki ABD seçimlerinin önemli bir diğer konusu. Herhalde dünyanın virajının nereye doğru gidişatının önemli bir yol işareti olacak. Durumu daha iyi anlayabilmek için neler olup bittiğini daha iyi anlayacaksınız. Avrupa’nın hakikaten kendini gözden geçirmesi lazım. Vice konusunu radikal bir şekilde çözemeyen bir AB’nin her konuda kendine çekidüzen vermesi gerekiyor. Ayrıca bariyer haline gelmeye başlayan bir tabloya, kaldırılacak boyutlara değil de bir göz atabilirsiniz. İş birliği, evlilik ittifakına yakışmayan boyutlar ve bunu tüm Avrupa’daki diplomatlara da söylememize rağmen top çeviriyorlar. Bu dolaylı dolaylı ambargo haline geldi. Gümrük Birliği’ndesin ama bireylerin Gümrük Birliği yok. Parasını verdiğinde, ön ödemesini yaptığın fuara gidemiyorsun.
Dış ticaret konusuna gelindiğinde de kur konusu OVP’nin kendi çerçeveleri içerisinde gitmesi ve şekillenmesi gereken bir konu. Ama burada ihracatın yurtdışında farklı enstrümanlarla mutlaka güçlendirilmesi gerekiyor. Buradayüzde 2’lik primin kendi içinde 1-2 puan daha yukarıya çıkarılması gerekiyor.
Eximbank’ın tekrar döviz reeskont kredilerine geçişi mutlaka pratiğe dayanmak gerekir. Bir banka hesabınızın olduğundan emin olmak için banka hesabını da kullanabilirsiniz. Bardağının dolu gelişmelerden de biraz bahsedeyim. Yani en az yavaş yavaş döviz kredilerinde vadeyi açmaya devam edildi. Yılbaşından bu yana 40 milyardan beri bir artış var Leasing’lerde yabancı para birimlerinde olumlu gelişmeler var. Gerçi kendi kaynaklarından da döviz işlemleri mevcut. Yani ya da bu konuda her geçen gün yeni kaynaklar oluşturabiliyor. Ama orada biraz daha bu konunun farklılaşması gerekiyor özellikle sektörler bazındaki bir ayrılabilirya da bizim taşınabilir var.
Ekonomi politikasının sadece para politikalarıyla sürdürülmesinin bir sınır değişkenliğini ortaya koyması gerekiyor. Bunun içinde eğitim, yükseköğretim, profil politikası var. Sanayi Bakanlığı’nın yüksek katma değeri, yüksek teknolojiye dayalı çalışmaları var. Belli bir takım programları var ana hatların içini doldurmuş olan bir program henüz tam olarak görebilmiş durumda.
Bu, Türkleri daha iyi anlamanın en iyi yoludur ve aradığınızı görebileceksiniz. Türkiye hanesinin ciddi anlamda da bir altın stokunun olduğu gerçeğini hepimiz kabulleniyoruz. Bu rakamın yaklaşık 400 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Bu altın stokunu hep zorlandığımız zamanlarda gösterdiğimiz durum. İşler olumluya giderken hatırlamıyoruz. Altını sertifikasıyla, banka mevduatıyla serbest piyasaya sürmemiz, yastık altından çıkarmamız çok kolay olmuyor. Burada başka bir havuca ihtiyacı var. Bu dönemde konutla deplase etme yoluna gidilebilir. Çünkü Türkiye’nin kişisel, kalıcı ve tasarruflu 2 adet geleneksel aracı var.
Birinin altın ikincisinin konutu. Konutta bu kadar büyük bir durgunluk ve ekonominin canlandığı, birçok sektörde canlanacak bir imkan varken pratikte şu şekilde bir önerim var: Vatandaşın aldığı konutun yüzde 20-30’unu ıkça altından altınla getirip ödesin. Merkez Bankası veya miktarındaki asın rezervlerini artırın. Sonuçta rezerve edilebilir var. Sonra da 10-15 yıllık konut kredisi sübvansiyonlu olarak verilin. Yani şu anki konut kredisi yüzde 30-40 iskontolanıp altınını verenlerin bir şekilde ödüllendirildiği bir model hayata geçirilebilir. Bu ekonomik yönetimin rezervini artırmak için de bir yol açabilirsiniz. Yani yurt dışında faiz farkı değişimi rezerv artırma yerine bu yolla rezerv artırma yoluna gidilebilir. Altın muhtemelen tarihte ilk defa bu kadar prim yaptı. Altının çıkış döneminde Türkiye pasifte kalmamalı, bunu kullanmalı.