Mağdurlar arasında çocuklar ve engelliler de yer alıyor. Bu nedenle soruşturma, Venezüella hükümeti, güvenlik güçleri ve hükümet yanlısı silahlı sivil gruplar tarafından seçim öncesinde, seçim sırasında ve sonrasında gerçekleştirilen çok sayıda insan hakkı ihlalini belgeliyor.
Mahkumların terör gibi ciddi suçlardan dolayı kendilerini suçlamalarını sağlamak için işkenceyle de tehdit edildiler. Raporda, “Delil eksikliği ve kendi seçecekleri avukatların bulunmaması, mağdurları özellikle savunmasız bir duruma sokuyor; çünkü kendi kendini suçlama, orantısız hapis cezalarına yol açabilir” dedi. BM’ye göre otoriter yönetimdeki Venezuela hükümeti, Güney Amerika ülkesini yakın tarihin en kötü insan hakları krizlerinden birine sürükledi.
Aynı tehlikelere maruz kalan cezaevindeki çocuk ve gençlerin durumu da özellikle ciddi. Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) Genel Sekreterliği de geçen hafta Venezuela’da küçüklere yönelik kötü muamele ve işkence raporlarını kınadı.
OAS Genel Sekreterliği’nden yapılan açıklamada, “Venezuela’daki işkence merkezlerinden gelen ses ve raporlar dehşet verici: küçüklere elektrik şokuyla, dayakla, yiyecek verilmeden ve hatta cinsel istismarla işkence yapılıyor” denildi.
Dolayısıyla OAS Genel Sekreterliği, “insanlığa karşı suçlar”ın Venezüella hükümetinin uluslararası cezai sorumluluğunun yeni bir hukuki boyutunu temsil ettiğini belirterek, “Bazı raporlara göre, terörizm ve vatana ihanet gibi mantıksız ve asılsız suçlamalarla tutuklanan küçükler var” dedi. “Sistematik insan hakları ihlallerinden” ve “barbarlıktan” söz ediyordu.
28 Temmuz’da dolandırıcılık iddialarının gölgesinde kalan başkanlık seçiminin ardından sadık seçim otoritesi, 2013’ten bu yana otoriter yönetimde olan Nicolas Maduro’yu kazanan ilan etti, ancak hiçbir zaman ayrıntılı sonuçlar sunmadı. Ülkenin muhalefeti seçim sahtekarlığından söz etti ve adayı Edmundo Gonzalez’in zaferini ilan etti.
Seçim sırasında devlet tarafından şiddetle bastırılan protestolar yaşandı. Soruşturma komisyonuna göre son olaylarda 25 kişi vurularak öldürüldü. Açıklamada, “Yüzlerce kişi yaralandı, binlerce kişi ise temel hakları olan ifade özgürlüğü hakkını kullandıkları için hapse atıldı” denildi.
Maduro, 1 Ağustos’ta, yurtiçinde ve yurtdışında şüphe duyulan seçim zaferini “doğrulamak” için Yüksek Mahkeme’ye başvurdu. “Seçim sürecine saldırı” olarak tanımladığı olayla ilgili olarak mahkemeye şikayette bulunmuştu.
Muhalefetteki politikacılar Maria Corina Machado ve Gonzalez Urrutia’ya atıfta bulunan Maduro, o dönemde “parmaklıklar ardında olmaları gerektiğini” söylemişti. Savcılık, Machado ve Urrutia hakkında “isyana teşvik” suçundan soruşturma başlattı. Çoğu gözlemci yargıçların Maduro’ya sadık olduğunu varsayıyor.
Urrutia İspanya’da sürgünde. Machado ağustos ayından bu yana Venezuela’da saklanıyordu ve Ekim ayı başında Prag’da düzenlenen bir konferansta Venezuela’daki koşullar hakkında konuştu. Uluslararası topluma Maduro’yu istifaya zorlaması için baskıyı artırma çağrısında bulundu.
“Harekete geçmek için uluslararası topluluğa ve uluslararası adalete ihtiyacımız var” ve Maduro ile diğer Venezuelalı yetkilileri sorumlu tutmalıyız. Machado, uyuşturucu kaçakçılığı, yasa dışı madencilik ve insan kaçakçılığına atıfta bulunarak, dünyanın Urrutia’yı seçilmiş başkan olarak tanıması ve Maduro’nun “yasadışı finans kaynaklarından” ayrılmasına yardım etmesi gerektiğini ekledi. Machado, “Avrupa ülkeleri bu akışları derhal durdurmak için çok şey yapabilir” dedi.