Hırvatistan’da hiçbir cumhurbaşkanı yüzde 70’in üzerinde oy oranıyla seçilmedi. Milanovics yüzde 74,5 oyla kazandı. 58 yaşındaki siyasetçi, seçim kampanyasında ilk döneminin denenmiş ve test edilmiş kartına “Cumhurbaşkan Başkandır” sloganıyla güvenerek, kendisini ülkeyi bir krizden koruyacak tek engel olarak sundu. Plenkoviç ve HDZ’nin iktidarı tamamen ele geçirmesi.
Seçmenleri “Plenkoviç’i anayasal çerçeveye geri getirme” konusunda kendisini destekleme mesajıyla motive etti. Milanoviç ikinci tur seçimlerden önce Facebook’ta “Hırvatistan her şeye tek adamın karar vereceği bir ülke olmayacak” diyerek, bir partinin tüm siyasi kurumları kontrol etmemesi gerektiğini ima etti.
Milanoviç, görevdeki ilk beş yıllık döneminde kendisini HDZ otokrasisine muhalif olarak konumlandırdı, ancak cumhurbaşkanı olarak daha temsili görevleri var. Başbakan Plenkoviç’le başından beri zor olan birlikte yaşama, iki üst düzey siyasetçi arasında sert bir güç mücadelesine yol açtı; bu mücadelelerin hararetli sözlü kavgaları Hırvat siyasi sahnesinde sürekli hale geldi.
Plenkoviç cumhurbaşkanına “siyasi baş belası” ve “anayasayı ihlal eden” olarak hakaret etti; Plenkoviç ise Belarus hükümdarı Alexander Lukashenko’ya atıfta bulunarak “suçluların vaftiz babası”, “Hırvat Plenkoschenko” adını verdi ve hükümetini “en yozlaşmış hükümet” olarak eleştirdi Hırvat tarihinde”.
Aralarında devam eden anlaşmazlık dış politikada da açıkça görülüyor. İki üst düzey siyasetçinin karşıt tutumları yurt dışında da ses getiriyor. Milanoviç’in Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine ve Ukrayna’ya askeri desteğe karşı çıkması ve Hırvat askerlerinin Almanya’da Ukrayna’ya yönelik NATO destek misyonuna katılımını engellemesi, başkana Rusya yanlısı bir duruş atfedilmesine yol açtı.
HDZ, Milanoviç’in Rusya’ya yakın olduğu yönündeki suçlamaların birincil sorumlusu. Yanlış, dedi eski Başkan Ivo Josipoviç. “Muhalifler cumhurbaşkanını olmadığı biri olmakla suçluyor. O bir Rus hayranı değil. Sol görüşlü eski cumhurbaşkanı, bölgesel yayıncı N1’e verdiği demeçte, bizim küçük bir ülke olduğumuz ve büyük ülkelerin savaş halinde olduğu savaş alanında yerimizin olmadığı görüşünde. Milanoviç seçim kampanyası sırasında hiçbir Hırvat askerinin Ukrayna’ya gitmeyeceği yönündeki tutumunu yineledi. “Ben başkan olduğum sürece Hırvat askerleri dış savaşlarda savaşmayacak” diye vurguladı.
Anlaşmazlık aynı zamanda iç politikadaki gelişmeleri de şekillendiriyor. Milanoviç, Nisan ayında yapılan son parlamento seçimlerinde sol liberal muhalefetin en büyük adayı olarak görünmek istiyordu. Seçim kampanyası sırasında görevinden vazgeçmek istemediği için Anayasa Mahkemesi’nin onu yasaklamasının ardından gayri resmi bir rolle yetinmek zorunda kaldı; yetki devri başarılı olmadı.
Siyaset uzmanı Viceslav Raos, Tportal.hr haber portalında cumhurbaşkanını Milanoviç’in “artık klasik bir sosyal demokrat politikacı değil, egemenlik, popülizm ve milliyetçilik unsurlarını kullandığı” şeklinde tanımlıyor ve bunu da başarısı olarak görüyor. Raos, “Seçmenlerin istediği karışımın bu olduğunu doğru bir şekilde değerlendirdi” dedi.
Neredeyse iki hafta önce, yüzde 49,1 veya neredeyse 800.000 seçmen başkana oy verdi ve bu da Milanoviç’in ilk tur oylamada zaferini neredeyse garantiledi. Her yöne sınırsız dağıtım yapmasıyla tanınan görevdeki iktidar, seçim kampanyası sırasında oldukça çekingen davrandı. Siyasi uzman Mate Mijic, ilk turdan sonra özel yayıncı RTL’ye şöyle konuştu: “Zoran Milanoviç’in dozu küçük olsa bile, ilk tur oylamanın gösterdiği gibi insanlar onu Hırvat demokrasisi için faydalı buluyor.”
2020 cumhurbaşkanlığı seçimi, Sosyal Demokratların (SDP) başarısızlığının ardından 2016 yılında parti liderliğinden çekilmesi ve bir danışmanlık firması kurmasının ardından Milanoviç için yeni bir siyasi başlangıçtı. 2011 yılında 45 yaşındayken Hırvatistan’ın en genç başbakanı oldu. Onun görev süresi boyunca Hırvatistan 2013 yılında AB’ye katıldı. Nitelikli avukat, 1993 yılında Dışişleri Bakanlığı’nda diplomat oldu ve 1999 yılında SDP’ye katıldı. 2004 yılında SDP parti yönetim kuruluna seçildi ve burada diğer görevlerin yanı sıra halkla ilişkilerden de sorumluydu. Uzun süredir parti lideri olan Ivica Racan’ın 2007’deki ölümünün ardından SDP genel başkanı oldu.