Geçmişte Trump, ABD’ye ithal edilen tüm mallara en az yüzde on oranında gümrük vergisi getirilmesini tartışmıştı. Ona göre bu, ABD’nin ticaret açığını ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Ancak eleştirmenler, ithal ürünlere uygulanan yüksek tarifelerin ABD tüketicilerine yük olacağını ve uluslararası ekonomiyi sarsacağını söylüyor.
Trump özellikle Çin’i hedef aldı. Çin’in elektronik ve çelik gibi mal ithalatını dört yıl içinde kademeli olarak durdurmayı öneriyor. Aynı zamanda o zamana kadar tarifeleri önemli ölçüde artırmak istiyor. Avrupa bundan etkilenecektir.
Trump, görevdeki ilk döneminde zaten yabancı ürünlere cezalandırıcı gümrük vergileri uygulamıştı. Sonuç olarak ABD ile diğer ülkeler arasındaki ilişkiler büyük zarar gördü. Daha sonra Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), çatışan taraflar arasındaki sorunları düzeltmek için birkaç kez çağrıldı. Bu Trump’ı pek rahatsız etmedi.
ABD düşünce kuruluşu Cato Enstitüsü’nden Scott Lincicome, yasaların ABD başkanına “son derece geniş ve keyfi gerekçelerle tek taraflı olarak gümrük vergileri uygulama olanağı tanıdığını” söyledi. Lincicome, mahkemelerin “bu yetkiyi kontrol etme konusunda son derece dikkatli” olduğunu söylüyor. Uluslararası Acil Durum Ekonomik Güçler Yasası’na göre, devlet başkanı ulusal acil durum ilan edip ticareti kısıtlayabiliyor.
Trump’ın açıklamaları Brüksel’de ciddiye alınıyor. Seçim öncesinde yeni bir büyük ticaret çatışmasının hazırlıkları zaten yapılıyordu. Trump yeni tarifeler uygulamaya koysaydı, AB büyük olasılıkla ABD ithalatına misilleme niteliğinde gümrük vergileriyle karşılık verirdi. Bu nedenle 2018’deki bir senaryo kendini tekrarlayacaktır. Trump, Avrupa’nın çelik ve alüminyum ihracatına 6,4 milyar avroluk gümrük vergisi getirdiğinde AB, 2,8 milyar avroluk ABD ihracatına “telafi edici vergiler” uygulayarak karşılık verdi.
İdeal durumda bunlar ABD’li üreticiler için o kadar önemli olacaktır ki, Trump’ı dostane bir çözümün bulunacağı müzakere masasına oturmaya zorlayacaklardır. Brüksel’de, ABD’nin Çin’den gelen mallara uyguladığı yüksek gümrük vergilerinin, bu malların Avrupa pazarına getirilmesine yol açması ve oradaki Avrupalı üreticilerin hayatını zorlaştırması büyük endişe yaratıyor.
Tarifeler doğrudan Avrupa mallarını hedef almasa bile, ABD’nin Çin parçaları veya teknolojisi kullanan ürünlere yaptırım uygulamaya karar vermesi veya Avrupa’ya Çin’den ayrılması yönünde baskı yapması halinde Avrupalı şirketler zarar görebilir. Avrupa ekonomisi büyük ölçüde küresel değer zincirlerine entegre olmuş durumdadır ve Çin, ABD’den sonra mallar açısından ikinci en büyük ticaret ortağıdır.
Bunun olup olmayacağı belli değil. Avrupa’dan Jacques Delors düşünce kuruluşundan Sophie Pornschlegel, daha fazla önlemeyi savunuyor. APA’ya Avrupa’nın giderek daha fazla başka ortaklar araması gerektiğini söyledi. Sadece ekonomide ve dış politikada ABD’ye güvenmemelisiniz, aynı zamanda Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerle de daha iyi ilişkiler kurmalısınız. “Çin’le iyi ilişkiler de çıkarımızadır, biz ABD değiliz, enerji ithalatçısıyız.”
Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, seçilmesinin hemen ardından Trump’ı kuralları çiğnememesi ve tek başına hareket etmemesi konusunda uyardı. Cumhuriyetçiyi tebrik ederken, “AB, kurallara dayalı çok taraflı sistemi savunurken, güçlü, birleşik, rekabetçi ve egemen bir ortak olarak stratejik gündemi doğrultusunda yoluna devam edecektir” diye yazdı.
Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg’e (ÖVP) göre, ABD ile AB arasındaki bir gümrük vergisi veya ticaret savaşı “her iki tarafı da zayıflatmaya hizmet edecek”. Schallenberg Cumartesi günü Ö1’e böyle bir senaryoda Çin’in gülen üçüncü taraf olacağını söyledi. Merkez Bankası Müdürü Robert Holzmann, Pazar günü “Kleine Zeitung” gazetesine verdiği röportajda, Trump’ın tehditlerinin “ciddiye alınması” gerektiğini vurguladı. “Trump’ın bu tür gümrük vergileri uygulama planlarını uygulayacağı varsayılabilir” dedi.
Trump’ın “önce Amerika” ilkesine dayanan ekonomi politikası Avusturya ekonomisini zora sokacaktır. Ekonomik Araştırma Enstitüsü (WIFO), Trump’ın daha yüksek tarifeler getirmesi durumunda yabancı ticaretin etkileneceği yönünde “önemli bir risk” görüyor. WIFO patronu Gabriel Felbermayr, AB’nin Trump’la ticaret politikası konusunda “diyaloğa girmesini” ve onunla “anlaşmalar” yapmaya çalışmasını tavsiye ediyor.