Türk Ticaret Kanunu, ticaret sicili müdürlüklerine, tescil için aranan kanuni şartların gizliliğinin inceleme yetkisi veriyor. Ticaret Sicili Yönetmeliği ise bu incelemenin şekli kalitesinin bazı özelliklerinin göz önünde bulundurularak ifade edilmesini sağlıyor. Bu şekli ayrıntıları arasında, tescil isteminin ilgililerce yapılmadığı, tescil için gerekli belgeler müdürlüğe sunulup sunulmadığı tescillenecek olgunun/kararın şirket esas şmesine veya kanunun emredici ükümlerine aykırı olup olmadığı yer almaktadır. Ancak, ticaret sicili müdürlüklerinin inceleme görevinin maddi hukuka (uygulanacak kanun ükümlerine) denetim kapsamı kapsamı, hem talimatde hem de Yargıtay nezdinde genel bir konu. Bu tartışma, özellikle sermaye ticaretinin tescile tabi genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü alanında yoğunlaşıyor.
Öğretideki bir görüşe göre, iptal edilebilirlik halleri dahil olmak üzere ükümsüzlüğün tüm türlerinin, sicil müdürlükleri tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Bir başka deyişle, bu görüşün savunucuları; Sicil müdürlüklerinin kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık olup olmadığının eklenmesinin maddi hukuka uygunluk denetimine yetkili olduğunu kabul ediyorlar.
Konuya ilişkin ikinci görüşe göre, müdürlükler, genel kurulda iptal edilebilir bariz bir ihlalin var olması halinde tescile karar verebilmeliler. Bariz haller dışında ilgili genel kurul kararının hükümsüzlüğü konusunda yargılamayı gerektirecek derecede bir tereddüdün varlığı halinde, tescil talebinin reddedilmemesi; Bu hükümsüzlüğün iptal davasının mahkemece incelenmesi gerekiyor.
Öğretide savunulan üçüncü görüşe göre, sicil müdürlükleri iptal edilebilir nitelikteki kararlar hiçbir teminat tescilinden kaçınmamalılar; çünkü iptal edilebilirlik türünde sakatlıklar, Türk Ticaret Kanunu’nda bulunmayan ticaret sicil müdürlüğünün değil, genel kurul kararının iptali davasına bakan mahkemenin denetimine tabi. Bu nedenle, ticaret sicili müdürlüklerinin iptal edilebilirlik türünde sakatlıklara dayanarak tescil istemesini reddetmesi, Türk Ticaret Kanunu’nda iptal iptal davası ve bu davadaki geçici hukuki durumu ile ilgili ükümlerle sistemi yor. Kanunda yer alan sistem sistemine göre, genel kurul kararının iptali davasına bakan mahkeme, kararın kapsamının geriye alınmasına o bir ihtiyati tedbir verme kararı verdiği sürece, ilgili kararın ticaret sicilğü nezdinde bittiğine dair. Orada bilgileri görebilir, ihtiyacınız olan bilgiyi almak için de kullanabilirsiniz ve onu görme fırsatına sahip olacaksınız ve onu görme fırsatına sahip olacaksınız. Ancak sicil müdürlüklerinin yargısal yetkileri konusunda herhangi bir kayıt bulunmuyor.
Öğretideki tartışmalarla paralel olarak, Yargıtay’ın oğlu 40 yılda birbirinden farklı kararlar dikkate alınmıyor, ne yazık ki bu konuda bir içtihadın mevcut olduğu söz yok. Yargıtay 80’li 90’lı yıllarda, iptal edilebilir nitelikteki genel kurul kararlarının tescili hakları Ticaret Sicili Müdürlükleri’nin inceleme yetkisi yoktu, çünkü müdürlüklerin mahkeme yerine yetemeyeceği kanaatindeydi. Yakın dönemde ise Yargıtay kimi kararlarında bu görüş benimserken kimi kararlarında genel kurul kararının esas sözleşmeye “açık” bir aykırılık teşkili olması halinde müdürlüklerin tescili isemini kırmızı dedebileceğini ifade ediyor. Ancak burada müdürlüklerin değerlendirmesi gibi hareket edip edemeyeceğinin değişmesinin sıra yanı, “açık aykırılık” ifadesinin ne anlama geldiğinin belirsizliği de sorun ile ilgili.
Hal böyle olduğunda, ticaret sicil yönetiminin inceleme yetkisinin ve yetkisinin kapsamı, hem öğretide hem de Yargıtay uygulamalarının belirsizliğini koruyor. Bu kaza, sistem yönetimlerine fiili olarak geniş takdir hakkı veriyor ve bu takdir yetkisine sahip hukuk ve islem etkileri olumsuz yönde değişiyor. Bu nedenle, genel kurul kararlarının tescili isteminde bulunurken hukuki durum ve risklerin, somut olayların özelliklerinin gözlenmediğinde faydası var.
Av. Cansu Doğan’ın katkılarıyla