Av. İrfan Sönmez: Yanlış hamlelere bölücülüğe hizmet eder – Habererk, Güncel Son Dakika Haberleri

Av. İrfan Sönmez: Yanlış hamlelere bölücülüğe hizmet eder – Habererk, Güncel Son Dakika Haberleri
Yayınlama: 09.11.2024
4
A+
A-

Bahçeli’nin, Apo’yu meclise daveti, bölücülerin cüretini o kadar artırdı ki – hemen tehdit diline- geri döndüler. DEM partisinin eş başkanı Tuncer Bakırhan, Mardin’de yaptığı bir konuşmada; “Şeyh Sait ne yaptıysa, Seyit Rıza ne yaptıysa, Sakineler, Denizler ne yaptıysa Kürt halkı da onu yapacaktır” dedi. Sayılan isimlerinin çoğu devlete isyan etmiş, herkesin kanının tükenmesine neden olmuş. Belki Deniz Geçmişi’nin ayrılması, farklı bir kategoriye konulması gerekir.

Yine de Mardin’de belediye önünde kalabalıktan bazı kişiler, güvenlik görevlilerine “burada ne işi var, bizim vatanımız” diye sözlü tacizde bulunuyorlar. “Yanı burada Türkiye’nin bir parçası değil, ayrı bir ülke, defolun gidin” demek istediler.

Bütün bunlar ve daha güzel benzerleri Bahçeli’nin Apo’yu davetinden sonra oldu. Atılan her yanlış adım, yani her yanlış söz bölücülerin cüretini biraz daha arttırır, hedefe biraz daha yaklaştırır. Mağlup ve mahkûm gibi davranmak terörist kaynağıe oksijen olur. Bahçeli’nin üslubu PKK ve uzantıları tarafından öyle algılandı ve hep birlikte üstte, didaktik bir dillendirilmeye başlandı.

Bu ülkelerde Kürt’le Türk arasında hiçbir zaman bir sorun yaşanmadı. Türkler Osmanlı imparatorluğu döneminde Arap ve Arnavut Müslümanlarla da birlikte yaşadılar ama Kürtler dışında hiçbir topluluğa Türklüğü nispet etmediler. Bu Kürtlerle birlikte tek bir beden, tek bir ruh, tek bir bölümün görülmemesinin sonucuydu. Türk, Kürdü hep kendinden bildi, onunla kendini özdeşleştirdi, onu kendisi gibi Türk olarak kodladı. Ancak emperyalizmin ufalayarak yutma stratejisi burada da hükmünü icra etti, toplumun önünde giden bazı devşirmeler vardı – etnikçilik- mikrobu öldürüldü. Bazı kesimlerde farklı tasavvurlar grafiklerine rağmen yine de iki toplum arasında en küçük bir husumet oluşturulamadı.

Türkle Kürdü bir bütünün parçaları olarak sadece Türk’e mahsus bir durum yoktu, zamanında birçok Kürt aydınlığı da benzer düşüncelere sahipti. Lozan görüşmeleri sırasında Lord Curzon’un Kürtleri aşağılayan ifadelerine en büyük tepki meclisteki Doğu kökenli milletvekillerinden gelecekti. Muş Milletvekili Hacı İlyas Sami Efendi,“ … bu İngilizler Türk, Kürt ve çeşitli isimler altında birleşip birlik olmuş, bir topluluk, tek bir milletin bulunduğu çok iyi bildikleri için bunları ayrılığa, anlaşmazlığa, ayaklanmaya yönelmek istiyorlar,” diyordu. Hakkari milletvekili Mazhar Müfit;” Kürtlerin aslında Turanlı yani Türklerin amca çocukları olduğunudiyordu. Erzurum mebusu Hüseyin Avni bey ile Diyarbakır mebusu Fevzi Pirinçioğlu, Türkler ve Kürtler için “iki kardeş” tabirini kullanıyorlardı. Bugün bile kardeşlik çizgisini muhafaza eden büyük bir kitle var. Ancak yanlış hamlelerle Örgüte itibar kazandırıldıkça bu kitlelerin bölgedeki siyasi dağılımının değişeceği korkuyla göçmekle, PKK ile uzlaşmak arasında sıkışıp kalıyor. Düne kadar ayrılıklar için en ağır ifadeleri kullanan biri, keskin bir dönüşle tam tersini söylediğinde bölgesel olarak yaşadığı ülkenin birliğinden yana olanlar üzerinde korkunç bir etki ve zihinsel oluşumlar yaratıyor. Devletin attığı geri adım bölücülüğün biraz daha büyümesi, çoğalması ve bölgedeki varlıkları derinleştirmeye yarar.

Etnik bölücülükle mücadele zordur ama imkansız değildir. Bunun için akıl, bilgi, kararlılık ve cesaret gerekir. Görünürde görünenin bile döndüğünü, fikir değiştirdiğini gören bir örgüt kolay kolay barışa yanaşmaz. Şartlarını daha da ağırlaştırmak, bireysel değil gövdenizi ister. Oğlu hamleler tam da buna hizmet etmiştir.

Kaynak

Viyanablog Sitesinin Kurucusuyum.