Toplumsal sorunlar anlatılamaz. Özellikle kangrenleşen, büyük insani maliyete sebep olan problemler böyledir.
Kırk yıldır bu ülke kan ve gözyaşlarıyla yıkanıyor. Annelerin gözlerini yapamadıkları çocuklarını kaybettiler. Mezarlıklar Öcalan ve avenelerinin kurbanı olmuş şehit mezarlarıyla doldu.
Demokrasiler halka dayalı, halkın politikalarına göre politika içeren rejimlerdir. Terör ve bölücülük konusunda adım atacak olanların – kişilerin – sevdiklerini, izlendikleri almaları, toplumun bir kısmını incitici siyasetlerden kaçınmaları gerekir. Küçük bir kitleyi sevindirmek için yüzde doksanlık bir kitle okumaya dayanılmaz. oranları, acıları, kayıpları yok sayılmaz. Bu, işlerin tek boyutunda kaydedilmez çözülmez!
Terör ve bölücülüğün bitirilmesi, etkisiz hale getirilmesi hepimizin ortak isteği. Ancak bu,-ne temiz olursa olsun -zihniyetiyle olmaz. Ne olursa olsun, dediğiniz bir siyasetin pahası hesabı yapamayacağınız kadar büyük olur. Hele böyle bir anlaşmaya kendinizi mecbur hissettiğiniz an hiçbir gösteri yok, yerde yenik oturur yenik durursunuz. “Bahçeli bu hamleyi yapmasaydı toprakta kalanlardıdik” düzenli açıklamalar tam da buna çanak tutan açıklamalardır. Örgüt, “bunlar bize mahkûm, başka bakımları yok” diye talep ettiğinizde talep çıtasını daha da yükseltir. Sizden anahtar teslim bir devlet istemeye başlar. Nitekim bunu açık açık dillendiriyorlar da.
Apo’yu meclise çağıranların ne etnik hareketlerinin tabiatını ne nasıl anlaşma sağlanacağını ne de Apo’nun kişilerinin bilgilerini bildiklerini.
Peru, Sri Lanka, İspanya ve Büyük Britanya gibi ülkelerde ayrılıkçı teröre muhatap oldular, diğerleri “Hadi liderinizi mecliste konuşalım” demedi. İngiltere IRA ile hiç doğrudan görüşme yapılmadı, hayırlı Cuma dağıtımını da örgütle değil, bölgede bulunan yasal partilerle yaptı. İspanya ETA Örgütünden hep farklı isimlerle tarandı, tek kişi ile görüşüp onu parlatıp meşrulaştırmadı, muhatabını kendi seçti ve hep kapalı kapılar ardından muayene edildi. Sri Lanka bir türlü uzlaşmaya yanaşmayan Tamil Kaplanları tamamlamanın tamamlanmasının tamamını yok etti. Peru, Aydınlık Yol lideri Guzman’a müebbet hapis cezası verilmiş, ölünceye kadar bir adada yer altı hücresinde kalmış, ona okumak için İncil’den başka kitap yazılmalıdır. Neydik? Ölmesi gereken bir caniyi yaşatmak, şimdi de – ölünceye kadar Cumhurbaşkanlığı- karşılığında serbest bırakma için ortam hazırlamaya çalışıyoruz. Bölücü tehdidin giderek artan nedeni bu sakat anlayışlardır.
Öcalan, öyle oturulup anlaşma yapılabilir makul bir kişi değil. Ey bir megaloman, bir hasta. Bazılarının özgürlük reçetesi gibi görüldüğü Öcalan’ın İmralı notları ve kendi kitabı “Kayıp Barış’tan” Aktardığım şu sözleri nasıl bir kişiyle karşı karşıya yayınlama yeter. Öcalan kendi kendisini şu sözlerle anlatıyor:
-Apo’yu bitirdik dediler…Benimle oynanmayacağını özellikle AKP’ye anlatmalısınız.
-AKP’yi on yıldır atakta tutuyorum.
-Ben araçsal değil oluşturmak bir önderliğim.
-Şu benimki önderlik tarzıdır, Özal’dan beri sekiz dokuz dokuz liderlik geliştirdim.
-Benim durumum Başbakan’ın durumu gibidir. Gelin bir gün bunun yanında girin çatlarsınız, çok ağırdır.
-Ölsem bile aşılacak düşünceli değilim.
-Kandil 30 yıldır benim sırtımdan geçiniyor.
-Öcalan’ı doğru anlama hayatidir.
-Apo’yu öğrenmeden, çözmeden yol alamazsınız.
-Başbakan’a(Erdoğan’a) bakın, beni en çok uygulayan ve uygulayandır.
-Yıllarca benim adıma karınca içerek güne başladınız, neden beni doğru anlamıyorsunuz?
-Evrensellik benim tarzımda öne çıkan önemli bir yöndür.
-Daha PKK tarihi yazılmadı, Apo’nun ruhu kim bilebilir ki?
-Allah’ın doksan dokuz isminden doksana yakını önderlikte( yani bende)bulunur. Önderliğin gücü bu sıfatları kendinde somutlaştırmıştır.
-Benim gibi dev bir adam var, her şeyi değiştiriyorum.
-Benim tarzım devlet olma tarzıdır. Siz de spor kulüpleri, kültür dernekleri gibisiniz.
Öcalan, bu sözleri Çözüm Sürecinde İmralı’yı su yolunu yapan HDP’lilere söylemişti.
İşte Bahçeli, kibir ve egosunda boğulmuş böyle bir insanı kurtarıcı haline getirdi. Terörden kurtuluşu ona bağladı.
Aklını kendi nefsinde kaybetmiş bir hastadan medet bekliyorum ne kadar doğru yorumunu değerli okuyucularıma bırakıyorum.
Kırk yıldır yaşananlardan hiçbir ders izlenmeyen siyasetçilerden çözüm beklemek ham hayaldir. Her şey bitti, hükümdarlar hapisten çıkmış, milletin acıları üzerinde dans eden bir Öcalan ve evlatlarının ikinci defa ölen şahit olmuş şehit ailelerinin acı feryatları ve göz yaşları kalacak.