Av. Dr. İrfan Sönmez: Çaresiz kaldık – Habererk, Güncel Son Dakika Haberleri

Av. Dr. İrfan Sönmez: Çaresiz kaldık – Habererk, Güncel Son Dakika Haberleri
Yayınlama: 21.11.2024
5
A+
A-

Terörle mücadelede hükümet veya hükümetlere destek olmak bir vatan borcudur. Bir partiye muhalefet, her konuda karşı çıkmamayı. Muhalefet ya yanlış politikalara olur yahut ülke ve çağ gerçekleri ile bağdaşmayan düşünceler ve anlayışlara olur. Her şeyin karşısında olmak muhalefet değildir, belirgindir.

Ülkenin birçok sorunu var, ama en önemlisi bu ülkenin bir ve bütünlüklü olmasına yönelik tehditlerdir. Demokrasi, özgürlük ve adalet vatan vardır. Huzur ve kardeşlik birlik ve bütünlük varsa vardır.

Devlete sadakat, adalet varsa vardır. Çünkü birinci görevi insanların güvenliği ve huzuru içinde yaşatmaktır.

Bütün bu varların yaşayabileceği, iç bünyemize yönelik tehditlere karşı doğru yönde mücadele edilmesine bağlıdır.

Mesele sadece terörün bitmesini engellemek değil, aynı zamanda onu besleyen fikri zemini de kurutmaktır. Bugüne kadar asker görevini layıkıyla yaptı, ama aynı şeyi bölücülükle mücadele etmesi gereken organların söylemek mümkün değil. Oysa en etkili mücadele, bölücü çevrelerin sav ve iddialarını çürütmek, bunların yanlışlığını anlatarak vatandaş iğfal etmelerini engellemektir.

Ayrılıkçı fikirlere karşı günümüze kadar Planlı/ programlı cevaplar verilemedi. Sağda refleks millileri ile hareket eden bir avuç milliyetçi aydın ve siyasetçiyi saymasak, resmi düzeyde bir çalışma yapılmadı. Etnik bölücülük için hem bir mesele denildi hem de bunu etkisiz hale getirmenin icapları yerine getirilmedi. Ziya Gökalp, tam yüz on beş yıl önce “Kürt Aşiretleri Üzerine Sosyoldenildikikler” isimli = = Diyarbakır’daki aşiretlerin yüzde 70’ten fazlasının Türk kökenli olduğunu, ancak bir kısmının Kürtleştiğini söylüyor. Kimsenin etnik kökeni, kimse için bir rahatsızlık söz konusu olamaz. Türkle Kürt tarih boyunca birbirlerinden ayrılmadılar. Önemli olan, hangi kökeninden geldiğimiz değil, ayrılık ayrılıkçılığımızı yapmadığımızdır. Aynı vatana, aynı bayrağa, aynı devlet ve millete bağlılık şuuru taşıdıktan sonra kökeni farklılığı kimsenin idrakında menfi çağrışımlar yapmaz. Keza, Yusuf Hallacoğlu’na göre;

16. yıl. Osmanlı kayıtlarında adı Türkmen olarak saklanmasına rağmen birçok aşiret kendini Kurmanç sanmaktadır. bunlardan bazıları şunlardır:

Barzani Aşireti

Hörmekli Aşireti

Karaballı Aşireti

Pınarlı Aşireti

Kubatlı Aşireti

Şarküteri budak oymağı Aşireti

Kara gün Aşireti

Şeyhbizin Aşireti

Şarran Aşireti

Aygut oymağı Aşireti

Çemişgezekli Aşireti

Kureyşan Aşireti

Beşkan Aşireti

Milli Aşireti

Modanlı Aşireti

Burukan Aşireti

Şavak Aşireti

Abbasan Aşireti

Ağuçan Aşireti

Bekiran Aşireti

Zerikan Aşireti

Karakeçili aşireti

Avşarlar Aşireti

Begdili Aşireti

Hınıslu Aşireti

Küresinliler Aşireti

Lekler Aşireti

Batıkan Aşireti

Herkiler Aşireti

Kılıçlı Aşireti

Mükriler Aşireti

Türkan Aşireti

Şadıllı Aşireti

Çapanoğlu Aşireti

Ertuşiler Aşireti

Rişvanlar Aşireti

Brukan Aşireti

Babat Aşireti

Dersimli Aşireti

Karaçoban Aşireti

Tanas aşireti Aşireti

İzzeddinliler Aşireti.

Bunun ne önemi var, denilebilir mi? Bölücülükle mücadele kapsamında bu aşiretlere yönelik belgelere dayalı bir çalışma yapılabilirdi. Bunların birçoğu muhtemelen öze dönmüş olur, ayrılıkçı siyasetin etkisi ve insan devşirme alanı ortaya çıkar. Etnik sorunun farklılığı istismar etmekten kaynaklandığına göre çözümün bir kısmının da adresini şaşırtanlara doğruyu göstermektir. Az buz değil, bu aşiretler birkaç milyonluk bir kitleyi temsil ediyorlar. Bu yapılmadığı gibi yapanlar da “hala ordasınız” diye aşağılandı. Türkmen aşiretlerine hafıza tazelemesi yapmak ırkçılık olarak kodlandı. Türk’e Türk dememek demokrasinin bir rüknü gibi gösterildi. Bu ihmal milyonların harcamalarının kaybolmasına, tarihin labirentlerinde kaybolmasına neden oldu. Hala da bu eriyiş ve kayboluşu durdurma istikametinde bir çaba yok.

Çaresiziz. Devletin elinde büyük imkânlar var. Doğru bir planlama ile bazı şeyleri geri çevirerek, Kürt’le Türkün’den girmek isteyenleri hayal kırıklığına uğratmak mümkündür. Şunu gözden uzak tutmak lazım; Bir futbol maçında taraftar sayısı ne kadar çok olursa takımın motivasyonu o kadar yüksek olur. Taraftar sayısı azaldıkça takımın kapasitesi de düşer. Her gün nutuk atarak faaliyet gösteren sananlar, esas olarak bu işe el atmalıdırlar. Bir hareketin cüssesi ne kadar küçülürse talep ve iddiaları da o kadar azaldı.

Kaynak

Viyanablog Sitesinin Kurucusuyum.