Aşağıdaki yazılar 9.4.2021 tarihinde yine Haberk’te “ Öcalan’ın Şartlı Tahliyesi Mümkün olması ile yayınlandı. Ülkeyi yönetenlere erken bir uyarıydı. Ama kimse kılını kıpırdatmadı, tedbirini alamadı, bugün depoya getirildi. Önemine binaen “ben demiştim demiş olmak için değil” Bu ülkedeki siyasetçilerde bir devletin aklının olmadığını göstermek için bazı kısımlarını tekrar yayınlıyorum.
“Ufuksuz, öngörüsüz siyasetçilerin hatalarının bedelini millet alacaksınız. Siyasette yapılan her hatanın faturası millete dönüyor.
Bunun en yaşanan örneği Öcalan’ın asılmasıdır.
Hatırlanacağı üzere, o dönem ANASOL-M hükümetinin iş başındaydı. Türkiye’yi Ecevit, Bahçeli ve Mesut Yılmaz yönetiyordu.
Öcalan’ın idam cezası da bu hükümet döneminde verildi. MHP Lideri Bahçeli, onun konuşmasında idamın infaz edilmesi gerektiğini söylüyordu. Yargıtay’dan idam kararının onanması çıkınca üç lider bir araya geldiler, 7,5 saat süren periyotta -idam kararının- başkanlıkta tutulmasına karar verildi. İdamı en çok savunan Bahçeli görüşlerinde direnemedi. O gün Türkiye’ye Öcalan’ın kaldığı süre boyunca devam edecek bir kriz yaşandı.
Daha sonra bildiği, idam -savaş ve savaş tehdidi dışındaki dönemler için kaldırıldı, daha sonra AKP iktidarı 2004 yılında tamamen kaldırıldı.
… Öcalan’ın asılmaması onu ne kadar Bahçeli’nin üzerine yıkıldıysa da onun kadar diğer liderlerde sorumluydular.
Ama günün esas sorumlusu o gün MİT’in bağışlayıcısıydı. İdamın gündemde olduğu dönemde gazete gazete gezip idamın infaz edilmemesi için kamuoyunda oluşturuldular. Bunu daha sonraları Ertuğrul Özkök yazacaktır. Gerekçe olarak da -asmaktansa kullanalım- gerekçesini kullandılar. Kullanalım dedikleri adamı kurtardılar ama hiçbir zaman kullanılamadılar.
Öcalan 1999 yılının başlarında yakalandı, yaklaşık 22 yıl (şimdi 25 yıl) tutuklu kaldı. İdam kaldırıldıktan sonra cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi. Zaman zaman Öcalan şu ana kadar yattıktan sonra gelecek diye yayınlar yapılıyor. Bunların içindekiler doğru değil, Öcalan ömrünün sonuna kadar -şartlı tahliye imkanı olmaksızın-hapse yatacak. Yani bir nevi yavaşlatılmış ölüm.
Bu söylediklerim mevcut hukuk sistemimizin, ceza infaz yasamızın hükmüdür. Bir de AİHM ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye görüntülerie Şartlı Tahliye Hakkında R (2003) 22 Sayılı Tavsiye Kararı” var. Tavsiye kararında, üye devletlere, ömür boyu hapse mahkûm olanlar dahilinde tüm mahkûmların, kanunen şartlı tahliyeden yararlanabilmeleri tavsiye ediliyor.
AİHM’nin bu istikamette kararları. VINTER ve Diğerleri ile Birleşik krallık arasındaki davada, müebbet hapis dahil bütün mahkumların şartlı tahliye hakkından yararlanmanın serbest bırakılması kararı verilmiş ve bunu -UMUT HAKKI- ile temellendirilmiştir. Müebbet hapishane mahkûm edilmiş de olsa, bir hükümlünün ölünceye kadar hapiste tutulmasının aslında idam cezasını kaldıran AİHS’e aykırı olarak hükmeden mahkeme, müebbet hapis hükümlülerine de şartlı tahliye hakkı bilgisi yönlerinde karar verir.
Peki bu nasıl ve ne kadar süreden sonra olacaktır? bunun cevabını da diğer uluslararası metinlerde görmek mümkündür. Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nün 110. maddesi, müebbet hapis cezasının serbest bırakılması şartlı tahliyeleri ile ilgilidir. Bu maddeye göre hükümlü 25 yıl yattıktan sonra, mahkeme ceza indirimini inceleyecek, indirimi uygun bulmadığı takdirde bu gözden geçirme geçirmeyi yine Statü’nün ilgili özelliklerine göre dönemsel aralıkları tekrar edecek. Bu dönemsel aralıklar en fazla 3 yıl olacaktır.
Bütün bu açıklamalardan belirtilmek üzere, 25 yılı doldurulduktan sonra, yani 2024 yılından itibaren Öcalan’ın -şartlı tahliyesi -gündeme gelecek, bir defa daha AİHM Türkiye ilişkilerinin en önemli gündem maddesi olacaktır. Gözden geçirme, mutlaka tahliye yönünde karar verme işareti gelmese de tahliye yönünde iç ve dış baskılar genişler ve bunun Türkiye bölmesini dönemselde kaldığını belirtmek mümkündür. Zamanında önünü göremeyen siyaset ve bürokratların kararı, Türkiye’nin önünde senelerce boğuşacağı bir sorun hediyesi olmuştur. 2-3 yıl sonra hem siyaset kurumu hem de millet olarak bu Politikayı görüşmek zorunda kalmazız. Gündem, bir defa daha Öcalan ve PKK’ya kilitlenecek. Dilerim partiler ve ilgili kuruluşlar bu yönde bir hazırlıkları vardır.
Ne yazık ki hiçbir hazırlıkları olmadığı için Bahçeli’nin pazarı ile ortaya çıktı. Devlet aklı başında diye bir şey olsaydı bugün bunları konuşuyor olabilir miydiniz?