Ali Açık: Bizden görünenler, yurt dışında yaşayanlar ne kadar yıkılmaya çalışsalar da Türkiye dimdik ayakta – Habererk, Güncel Son Dakika Haberleri

Ali Açık: Bizden görünenler, yurt dışında yaşayanlar ne kadar yıkılmaya çalışsalar da Türkiye dimdik ayakta – Habererk, Güncel Son Dakika Haberleri
Yayınlama: 30.11.2024
5
A+
A-

AKP devri iktidarında
Cumhuriyetin teminatları birer birer satılmıştır. Sanki yapmaya değil, satmaya, yakmaya, yıkılmaya gelmiş. Son 25 yılda yanan orman geçmişi 50 yılda yanan ormandan daha fazla olduğu gibi, iş yeri açma, maden arama, tesis yapma, turizme açma gibi yanan ormanların yüz ölçümünün 2 katı orman da orman vasfını kaybetmiştir.

AKP devri iktidarında
Ceza yasalarında yapılan değişikliklerden hep suçludan yana olması nedeniyle cezalar caydırıcılığı vasfını kaybetmiş, suç işleme hızı değişiyor, kadın ölümlerinin ve cinayetlerinin önü alınamamış, kamu güvenliği kalmamıştır. Adaletin üzerine siyasetin gölgesi düşmüş, adaletin adalete güveni kalmamış, insanlar korku içinde yaşamaktadır. Suç ve suçlu üzerinde kamu otoritesi kalmamıştır. Son yılda Cumhurbaşkanına açılan dava sayısı 200 bini aşmıştır. Düşünce özgürlüğü tam anlamıyla rafa kaldırılmıştır. Demokratik rejimde iktidarı eleştirmek, insanları hem yasal hem demokratik bir hak iken, bizlerin insanların eleştirilerinden korunmak hale gelmiştir. Eleştiri ve düşünce sürecinden açılan davalarda gerek para cezaları gerek hürriyeti bağlayıcı cezalar, avukatlık ücreti vatandaşın gözünü korkutmuş, kimsenin düşüncelerini açıklayamaz olmuştur.

AKP devri iktidarında
Açılan tazminat davalarıyla, ceza davalarıyla, işe alımlarda iltimas ve torpille, keyfi atama ve yer değiştirmeleri ile tehditlerle vatandaş korkutulmuş, sindirilmiş, susturulmuştur. Ekonomideki kötü gidişat, işsizlik, insanlar kaçmış, gençleri gelecek endişesine sevk etmiş, ülkelerde büyük bir beyin göçüne sebep olmuştur. Cumhurbaşkanının doktorları için sarf ettiği “Giderlere gitsinler” sözü sağlık sistemini sekteye uğratmıştır.

Devlet şirketi gibi idare edilmiş, şirket yönetim kadroları önce FETÖ’ye, sonra da çeşitli tarikatlara bırakılmıştı. Bu FETÖ denen hain örgütlü kumpaslarla kozmik yöntemlerle girilmiş, saklandıkları sırları ifşa edilmiş, düşmana teslim edilmiştir. Gereksiz kamuya alınacak kişisel imtihanlarında, gerek üniversite sınavlarında usulsüzlükler, kopya olaylar, skandallar ayyuka ortaya çıktı. Vatanperver, Atatürkçü, Türk milliyetçisi subaylar, yazarlar, gazeteciler kendilerine ait kumpaslarla milletin gözünde hain gösterilmek itibar kaybına uğratılmış, hapislerde tutulmuş; Birçoğunun hapishanelerde intiharına ve ölümüne sebep olunmuştur. Devlette devlet ciddiyeti kalmamıştır. Devlete olan güven ortadan kalkmış, geleneğimizdeki devlet babanın yeri vergilerle, dava ve cezalarla vatandaşa korku salan bir yapı almıştır.

AKP devri iktidarında
Türk demokrasisi, demokrasiden çıkmış; Türk demokrasisinin yeri “maraba demokrasisi”dir. Nerede bir Atatürk’ün küçük alan işletmeleri, imkanları, okulları, durumları varsa ya yıkılmış, ya satılmış ya da adı değiştirilmiştir. Vatandaşların Atatürk’e olan sevgilerine ve tutulanne olan bağlılıklarına savaş açılmıştır. Genç teğmenlere açılan dava bunun resmi tescilidir.

Açılım süreci yaşanan kepazeliklerden, rezilliklerden ders alınmamış gibi, şimdi de ikinci bir açılım süreci yolları aralanmaktadır. İlk defa 50 bin kişinin ölümünden sorumlu bebek katili adeta bir kurtarıcı gibi vatandaşa sunulmak istenmekte; bu hâl, şehit ve gazi yakınlarına tam anlamıyla hakaret edercesine kamuoyunda tartışmaya açılmakta, Türk insanının derinden yaralanmakta, insanların bir umutsuzluğa, korkuya, bölünme endişesine sevk etmektedir.

AKP devri iktidarında
AKP, ülkenin en büyük sorunu hâline geldi; sanki iktidarın eksik olduğu gibi, muhalefete, muhalefet etme adına, muhalefet yönetimindeki belediyelere sanki savaş açmış. Muhallefet belediyelerinin gelir kaynaklarına çökmüş, vatandaşa hizmet etmelerinin ötesine geçmenin gayreti içinde olmuştur. Ülke sorunlarıyla sürekli olması gereken AKP, adeta gündem değişmekle meşgul. Siyaseti vatandaşın umut kapısı olmuş vatandaşın arkadaşını korkuya, endişeye sevk etmiş, tescilli rezerv kanunu ile vatandaşın evinde, arsasına, oluşmaya çökme hakkı var, insanların iktidardan yana tavırlarına koymaya; “İtaat et, rahat et” yapılarını hayata geçirmeyi zorlaştırmaktadır.

AKP devri iktidarında
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaretler, aşağılama ve dil uzatmalar zirveye çıkmış; Anıtkabir’e getirilen partililerle maksatlı Recep Tayyip Erdoğan sloganları attırılmak üzere Atatürk sevgisinin yüreğinden silinmek istenmiştir. Sanki Tayyip Erdoğan, Atatürk ile yarıştırılıyor.

AKP devrinin iktidarda olduğu ülkede ve isteyerek, göç marifetiyle adeta silahsız işgale maruz bırakılmış; ülkenin sınırları boyunca yoldan geçen hanına çevrilmiş, dünya genelinde Arap, Afgan, Afrikalı ülkelerde maksatlı birleşti. Bundan önce sınırlarda mayınların sökülmesi, ikizlerin kabul edilmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Çeşitlendirilmiş anayasal rejimler” demesi, katil Apo’nun meclise davetli olarak konuşması, katilin kurtarıcı olarak takdim edilmesi; sürekli olarak bölünüp birimir birimleri yok federe yapısının geçileceği endişesini artırmış, insanımızın kuzey devletinin bölünmesiz bölümünden endişe duyar hâle gelmiştir.

AKP devri iktidarında
Suriye’nin belli bir bölümü boşaltılarak orada yaşayanlar yaşayanlar arasında yer alıyor; Boşaltılan topraklara PKK, YPG, PYD gibi unsurlar yerleştirilmiştir.

Yaptırılan yol, köprü ve şehir hastaneleri marifetiyle millet adeta söylenmekte, milleti adeta Deli Dumrul’u arar hâle gelmektedir.

Bu ve benzeri olaylar Keçeli Zade Fuat Paşa’nın Osmanlı için söylediği “Siz dıştan, biz içten ağlamaya çalışıyoruz ama hayatta dimdik ayakta duruyor” diye hatırlatıyor.

Kaynak

Viyanablog Sitesinin Kurucusuyum.