Çin’in tehdit ettiği ada devleti Tayvan, gelecekte yine Donald Trump’a güvenmek zorunda kalacak. Peki ABD’nin Tayvan’a yönelik güvenlik garantisi ne kadar güvenilir?
“Altın Çağ” – Tayvan medyası Trump’ın ilk başkanlığı yıllarını defalarca böyle tanımladı. Donald Trump’ın 2020’de yeniden seçilmesi söz konusu olduğunda bile Tayvanlıların tam desteğini almış olacaktı.
Bu sadece o zamanki Tayvan Devlet Başkanı Tsai Ing-Wen’in Donald Trump’a yaptığı ve bugün hâlâ “tarihi” olarak görülen tebrik çağrısından kaynaklanmıyordu. ABD ile Çin arasındaki diplomatik ilişkiler 1979’da başladığından bu yana hiçbir ABD başkanı bunu doğrudan yapmamıştı. Tayvanlı bir devlet başkanıyla konuştu, ancak aynı zamanda iki ülke arasındaki resmi olmayan ilişkileri güçlendiren bir dizi yasa hakkında da konuştu.
Trump, Tayvan’ın F16 savaş uçakları ve tankları gibi birçok modern silahı satın almasına izin verdi ve Çin’e karşı bir ticaret savaşı başlattı. Bu durum, Halk Cumhuriyeti’nin ekonomisini zorluyor ve Çin siyasi güçlerini birbirine bağlıyor.
2024’te pek bir şey kalmayacak. Bunun temel nedeni Trump’ın seçim kampanyası sırasında bir podcast’te söylediği şu cümle: “Tayvan çip işimizi çaldı.”
Tayvanlılar şakayı kabul etmiyor. İnsanlar dünya pazarındaki lider TSMC’nin yarı iletken endüstrisiyle gurur duyuyor; bu ülkenin refahı için çok önemli. Trump’ın kastettiği: CHIPS Yasası’na yani ABD’nin korumacı tedbirlerine hazırlıklı olmak için TSMC, Arizona’daki üretimini genişletmişti. Ne fazla ne eksik.
Ancak Trump, Tayvan’ın bir zamanlar ABD şirketlerinin lider olduğu bu sektörde bu kadar başarılı ve önemli olmasından temel olarak hoşlanmıyor. Bu Cumhuriyetçilerin “Önce Amerika” misyonuna uymuyor.
Ancak Trump aynı zamanda Tayvan’dan gelen yarı iletkenler olmadan ABD’de neredeyse hiçbir akıllı telefonun veya arabanın yapılamayacağını da biliyor. Tayvan’dan gelen yüksek teknolojili bileşenler olmasaydı milyonlarca iş risk altında olurdu.
Trump’ın bu nedenle cezai tarifelerle tehdit etmesi pek mantıklı değil. Tayvan’ın gelecekte savunması için çok daha fazla para ödemek zorunda kalacağı daha gerçekçi görünüyor. Elbette ada ülkesi bunu uzun süredir yapıyor ve GSYİH’sının yaklaşık yüzde 2,5’ini savunmaya harcıyor; bu ortalama NATO ülkelerinden daha fazla.
Tayvan da oldukça istekli ve daha fazlasını ödemeye de hazır: Yakın zamanda ABD’den insansız hava araçları ve gelişmiş karadan havaya savunma sistemleri de dahil olmak üzere yüz milyonlarca dolar değerinde silah satın aldı. Ve alışveriş listesi hala uzun. Ada güvenliğini giderek daha fazla kendi eline almak istiyor.
Ayrıca hiç kimse Trump liderliğindeki bir ABD hükümetinin Tayvan’ı Çin’in saldırısına karşı gerçekten savunup savunamayacağını kesin olarak bilmiyor. Trump, en azından Tayvan’ın coğrafi olarak ABD’den ve Amerikalıların endişe ve ihtiyaçlarından ne kadar uzak olduğunu vurgulayarak şüphe uyandırdı. Ancak ABD Başkanı Joe Biden, Tayvan’a acil bir durumda müdahale edeceğine dair defalarca güvence vermişti.
Pek çok şey Trump’ın Çin’le nasıl başa çıktığına bağlı olacak. Gelecekteki başkanın önceki açıklamaları Tayvan’daki siyasi gözlemcilere güven veriyor.
Trump, Çin’den yapılan tüm ithalatlara sabit yüzde 60 gümrük vergisi uygulayacağını açıklamıştı. Çin’in demokratik adaya saldırması durumunda, bu yüzde 150-200 olması gereken bir oran, Trump’ı tehdit ediyor.
Bu ülkelerin de ABD varlığı için daha fazla ödeme yapması yönündeki talepler dışında, Trump’ın Güney Kore veya Japonya gibi bölgesel ortaklarından kopacağına dair bir işaret yok.
Trump’a göre dış politika her zaman bir maliyet-fayda analizidir. Başkan Trump, örneğin ABD birliklerini Japonya veya Güney Kore’den çekerek Çin’in Hint-Pasifik’e hakim olmasına izin verme konusunda muhtemelen iki kez düşünecektir.
Tayvan’ın geleceği, Trump’ın görevdeki ikinci döneminde bile kısmen tahmin edilemez olacak ve öyle kalacak. Zaten kimse adada yeni bir “altın çağ” beklemiyor.