Katıldığı bir televizyon programı “Asgari ücrete %25’in üzerinde zam yapılması doğru değil” diyen, *MÜSİAD* Başkanı Sn. Mahmut Asmalı, geçen yıl yaptığı villalarını 29 milyona satışa çıkarmış, bu yıl ise enflasyon oranında zam yaparak 45 milyona satışa sunmuş. Villalarını %55 zamla sunarken, villaları yapan, alın terini ve emeklerini sanata dönüştüren emekçilere %25 zam yeter demiştir.
AKP Grup Başkanı Vekili Sn. Mustafa Elitaş basına yansıdığı için, “Hakkımızı verin” diyen Soma’lı madenciye “Bana mı çalıştınız?” parayı verdi. Madenci “Boyut oy verdim” deyince de “Vermeseydin” demiş.
İnsanların vicdanları, gerçek kalbi ve inançlarıyla doğru orantılıdır.
Para kazandıkça, inancın yeri maddi ve dünyevi inançlar alırsa, vicdan oradadan, empati ve doğru anlayışından söz etmek anlamsız olur.
Bazı kararların süresinde vicdanın önemi, değiştirilen değerler ve etik anlayışlarıyla ilgilidir.
Vicdan, kişinin doğruyu ve yanlışı seçebilme yeteneği olup olmadığı, sonuç olarak mutlu, huzurlu ve kendisiyle barışık olma halidir.
Asgari ücretinin ne olması gerektiği konusunda karar verenlerin, vicdanlarına danışarak ve empati kurarak bu kararı belirlemeleri gerekir.
Asgari ücret, insanların geçimlerini sağlayabilecek yaşam maliyetlerinin üzerinde bir tutar olmalıdır. Çalışanların bileşenlerinin geçinebileceği, temel ihtiyaçları karşılayabileceğimiz ve geleceğe karşı kaygı duymayacakları bir düzeyde olması parçalanır. Aynı zamanda toplumsal eşitliksizliğin ve insanların arasında adaleti sağlamaya yönelik olmalıdır.
Asgari ücretinin artırılmasının para ve mali düzenleyicilerin konforlu alanlarından çıkıp çarşı pazarını gezmesi gerekir. Ekmeğin en temel ihtiyaç haline geldiği, ramazan pidesinin 15, en ucuz peynirin 182, tarhana çorbasının 148, zeytinin ise 140 lira olduğu bir yerdeydi, “Yemesinler de görebiliyordu” ama “Peki, ne hayatta?” sorusuna cevap bulmak gerekir.
Asgari ücretin gerektiği kadar olmazsa olmaz ne olur?
Çok sayıda insan ihtiyaçları karşılamakta zorlanır.
Yoksulluk oranı artıyor.
İş gücü motivasyonu olumsuz etkiler, iş verimi düşer, bunun sonucunda da toplumsal huzursuzluk artar.
İnsanlar, daha iyi bir şekilde iş aramak için göç edebilir ve bu yetenekli, kaliteli insanların beyin göçü ile başka bir şekilde izlenmesine gitmesine yol açabilir.
Düşük ücret, insanların sağlık, eğitim gibi temel hizmetlere erişimini kısıtlar ve toplumsal sağlıksız ve eğitimsiz bireylerden oluşur.
Asgari ücretini belirlerken, işçi sendikaları, işverenler ve hükümet arasında uzlaşmacı bir diyalog ve adalet içinde bir çözüm bulunmamalı, herkes vicdanına danışmalıdır.
En önemli husus, enflasyon karşısında asgari ücretinin erimesi için enflasyonun kontrol tablosunda toplanmasıdır. Böylece düşük gelirli vatandaşlarımızın yaşam standartları yükselebilir.
Asgari ücretinin yükseltilmesi, işverenin olumsuz etkileneceği düşünülüyorsa, işverenlerin susturulması için teşvikler uygulandı.
insanların mutlu olabilmesi, yaşamlarını sürdürebilmesi ve toplumsal kalkınmanın sağlanabilmesi için asgari ücretin belirli bir düzeyde olması gerekir. Bu seviyenin belirlenmesinde ekonomik denge, yaşam maliyetleri ve insanların temel görünümü göz önünde bulundurulmalıdır.
Bunun İçin Biraz Vicdan, Biraz Empati