Ziya Paşa’nın bir şiirinde şöyle der:
Hak söylemek önceki dahi menfur idi gerçi
Hainlere riayet amma ki yeni çıktı.
Şimdi bunun bir de açıklamasını vermek lazım, ne iç kanatıcı bir durum değil mi, Türkçe bir metni Türkçeleştirmeye devam etmeye çalışıyoruz, Ziya Paşa’nın Türkçe sunumuyla şöyle diyor; Gerçi geçmişte de doğru söylenenlerden nefret edilirdi, amma hainlere saygı gösterilirdi, onları koruyup kollamak yeni ortaya çıktı.
Terkib-i bent’ten bu mısralar adeta bugünün Türkiye’sini anlatıyor. Bir hain, ülkenin bütünlüğünün, ekonomik maliyetinin bakımı da mevcut olarak sunuluyor. Örgüt liderinin birleşerek birleşeceği sanılıyor. Eleştiriciler, karşıt olarak ortaya çıkanlar tehdit ediliyor. Eli kanlı bir katil için, bu ülke uğruna canını, kanını sebil yapanlar feda ediliyor. Bu kadar kelamdan, bu kadar övgüden sonra sergilenen baharında şahadet şerbetini içenlere yetecek ne diyeceğiz? Onların aileleri mi? Her gün, onun saatini takip eden acısıyla çırpınan anne, baba ve bacılara ne diyeceğiz? Bir daha bu ülkenin yiğit evlatlarını hangi yüzle vatan müdafaasına çağıracağız. Katilin maktuldan daha değerli olduğu bir ülke var mı? Biz işte oyuz.
Sözün bittiği yerdeyiz, Apo’yu çözüm sürecinde çıkaramadılar, hevesleri kursaklarında kaldı. O gün bu ülkenin vatanseverleri etten bir duvar örmüşlerdi, başarılı olamadılar. Ama vazgeçmediler, artık sözde milliyetçilere de yanlarına aldılar. Aynı anda iki operasyon yapılıyor, belki üç demeliyim; Apo kurtarılıyor, milliyetçilere operasyon yapılıyor ve bütün bunlar Erdoğan için bir daha seçilsin diye yapılıyor.
Başka ülkeler de ayrılıkçı teröre muhatap oldular; Peru, Sri Lanka, İngiltere gibi. Hangi kişinin katilini meclise davet etti. Hangi örgütün liderini parlattı. Hangisi bir haini bir kurtuluş bakımı hâline getirildi? En acı olan nedir, biliyor musun? 27 yıldır tek bir doğru politika olmayan birinden -devlet kontrolü- bekleyin. Aynı şey yönetimler için geçerli, bir defaya mahsus olanlar, Hendek terörü ile kaçırılanlar şehit verildi, kimse bu akıl dışı siyasetin gelin hesabını verdi. Ölen öldü, şehirlerin mühimmatla doldurulmasına göz yumanlar hiç bir şey kalmadığı gibi yerlerinde kalmaya devam ettiler. Gelin kimsenin şu çözüm süreci hesabını verin demedi. Konuşan karnından konuştu, hukuk susturdu, evlatlarını verenler susturdu. O suskunluk zamanında Öcalan’ın güzellemelerinin nedeni oldu. Bu bir salgındır. Terörün bitmesi bizim niyetimiz. Ama bu yolu bitirmek değil ona rütbe vermektir. Bir defa daha yanmanın derecesi göremeyenler yüzünden zarar görürüz, olan bu milletin çocuklara oluyor. Bu sarmaldan kurtulmanın yolu, bu ittifaktan kurtulmaktır.
Şiirle başladı, yine şiirle bitirelim: Rahmetli Ozan Arif ne güzel demiş:
…
Verdiğim şehîdin on katı kadar,
Elsiz kolsuz kalan gazilerim var.
Unutmak ne demek? Ararım ar,
Unutamam, unutamam unutmam.
Vatan dedik, darı dedik, din dedik
Kızıl kızıl fırtınalar önledik.
Yine en büyük kazığı biz yedik.
Unutamam, unutamam unutmam.