Memleketin hâlini görüyorsun, değil mi? Kadınların, çocukların ve hayvanların hayatı yok sayılıyor. Aylarca Narin’i konuştuk. “Narin bulundu” dediler, umutlandık. Şimdi ne diyorlar? “Narin’in katili bulunamadı.” Bulamazlar elbette, çünkü bu ülkelerin adaleti, güçlünün oyuncağı olmuş. Bir tarafta adli kontrolle salıverilen suçlular, diğer tarafta ise çalışan masum insanlar var. Bunu yapan susanlar da suçun arkadaşı!
Bakın şu listeye:
• 345 kadın katledildi, katilleri ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor.
• Yeni doğanların öldürülmesi; minicik bedenlerin hesabını kim verecek?
• Beş çocuk yanarak öldü, bir sokak arasında. “Kader” deyip geçtiler.
• Sokak hayvanları zehirleniyor, vuruluyor, topluca katlediliyor.
• Üç MHP’li vekil altın kaçırdı, çalıştırmaktan hiç utanmıyorlar.
• AKP, insanlardan ayrılan başkanları görevden alıp kayyum atıyor, iradesini hiçe söylüyor.
• CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yargılanıyor.
• Vatanına hizmet eden teğmenler birer birer ihraç ediliyor.
Bu liste 2024’ün tablosuysa, 2025’e neler getirecek?
Kadınlar: Korunmayan Canlar
Hatırlayın, geçen yıl sadece İstanbul’da onlarca kadın öldürüldü. Özgecan’dan Emine Bulut’a kadar yaşadığı listeyi bitmek bilmiyor. Televizyon ekranlarında bir gün konuşuluyor, sonra unutuluyor. Bu ülkelerde bir kadının sığınabileceği tek yer artık kendi mezarı olmuş. Devletin korunmasını sağlayamadığı yerde, insanlar korkarak yaşıyor. Daha geçen gün, Eskişehir’de bir kadın sokak ortasında öldürüldü. Adam ceza almış, ama şikayetçi olmadı mı? Hiç! Koruma kararı çıkarılmışlar, kâğıt parçasından öteye gitmedi.
Çocuklar: Geleceğimiz Mi, Kurbanlarımız Mı?
Yanarak ölen beş çocuk, o evde ne haldeydi biliyor musun? Babaları, anneleri bakım arıyor, ama yokluk var. Çocuklar yalnız kaldıklarında kalıyor, bir soba alev alıyor ve her şey bitiyor. Bu ülkelerde yoksulluk nedeniyle okula gidemeyen, çalışmak zorunda kalan çocuklar var. Daha geçen hafta, bir çocuk için babasından dayak yedi “Açım” denir. Kimse kaybolmuyor da “Bu çocukların bizim geleceğimiz” demiyor.
Hayvanlar: Sahipsiz Canlar
Sokak hayvanlarına yapılan hikayeyi anlatmakla bitmez. Geçen ay bir belediye, zehirlemiş hayvanları çöp kamyonuna attı. O hayvanları yedi, insanları koruyan ne yaptı? Sahip olan donanımlar çalıştırılır, ancak güvenlik özellikleri bu insanların müdahalesiyle dağıtılır. Hayvanlar katledenlere “dur” demesi gerekenler, hayvanlara saldırıyorlar.
Bir köyde köpeğiyle sopayla öldüren adamın görüntüsü ortaya çıktı. Ne oldu? Adam serbest bırakıldı. Bu kadar mı ucuz bir canın bedeli?
Altın Kaçakçılığı ve Millet Vekilleri…
Üç MHP’li vekilin altın kaçırması ne demek biliyor musun? Halkın dünyasının baka baka “Biz çeteyiz” demek! İhaleler, rüşvetler, çalınan kaynaklar… Her şeyin önünde oluyor. Hiçbir korkuları yok çünkü hesap soracak kimse yok. Savcılar cesaretli olursa belki bir umut deriz ama kim cesaret edebilir? Kayyumlar.
Bir de kayyumlar sorunu var. Halk belediyesi başkanını seçiyor, birileri gelip görevden alıyor, bunun yerine kendi adamını ortaya koyuyor. Seçimler bir formaliteden ibaret olmuş. “Milletin iradesi” dedikleri şey sadece lafta kalıyor.
Adaletin İflası: Kılıçdaroğlu Yargılanıyor,
Kemal Kılıçdaroğlu. Koskoca eski ana muhalefet liderini susturmak için mahkemelerde sürünmeye toplanmaya başlandı. Bunu yapanların gürültüsü, gürültüyü azaltan azaltmayı azaltır. Kim sustu, kim sessiz kaldıysa bir gün sıra onlara da gelecek, ama anlamıyorlar.
Genç Teğmenler olayı var. Bir yandan da genç teğmenler ihraç ediliyor. Neymiş, “darbe” şüphesi varmış. Hangi darbe? İnsan vatanını savunmak için canını dişine alıyor, bunları da “hain” ilan ediyor. Böyle bir düzende kim vatanı savunacak?
Türkiye 2025’e Koşuyor: Ama Nereye?
Ülke günlerindeki Orta Çağ bataklığına geri dönüyor.
Kadınlar korkuyla yaşıyor, çocuklar eğitimden mahrum kalıyor, hayvanlar katlediliyor, halk kötüleşiyor, adalet sürünüyor. Bu koşunun sonu uçurum. İnsanlar, kendi çıkarları için her şeyi mubah gören bir düzenin esiri olmuş.
Peki biz neyiz? Susup izleyecek misiniz? Hayır! Ben masumların sesi olmaya devam ediyorum. Kadınların, çocukların, hayvanların abisi gibi paralar. savunmak benim görevim. Türkiye 2025’e koşuyorsa, biz de adaletin, insanlığın çözümü için çabalayacağız.
Bu arada unutma, “Kitap hiç satmadı, bende bile bir tane yok algılamaydı.” Yani doğruyu söylüyor, her zaman yalnızdır. Ama yalnızlık beni korkutmaz. Yazmaya, konuşmaya, mücadele etmeye devam ediyor!