:
Bir arabacı gölgesi görüldü; bu gölge bir bulut gölgesiyle bir araba gölgesini fırçalıyordu.
Fyodor Dostoyevski, Karamazov Kardeşler
Dünya ekonomisi 21. yüzyılın ilk çeyreği krizlerle yakalandı. Bu atlatıldı için harika bir fikir. Ancak krizlerin maliyeti kesinkes hesaplanmadı. Krizleri atlatmak için geleneksel ekonomik politikaların hedefi ortaya çıktı. 2008 krizi öncesinde, ardından pandemi krizi başta ABD olmak üzere ülkeler parasal ve mali genişlemeye itti. Fed’in politikasısu bu süreçte 9 kat arttı. Gökten adeta dolar yağdı (helikopter parası). Parasal genişlemeden her ülkenin kendi bünyesinde faydalandı. Elbette ABD ailesinde doğdu. ABD Doları rezervi olduğu için ister basılı ister dijital olsun senyoraj gelirinin önemli bir kısmı ABD’de kaldı.
Kriz zaten yüksek seviyelerde seyreden borçlanmayı daha da güçlendirdi. Maliye politikasındaki genişleme harcamalarını artırırken bütçe açıklarını da yukarıya çekti. Bu da kurumların zorunlu olarak borçlanması artırıldı. Parasal genişleme nedeniyle nozul faiz oranları da bu borçlanmayı özendirdi. 2022, ABD ve AB’nin sıkı para politikasına başvurmalarına neden olan dünyanın enflasonla yükseldiği yıl oldu. Kısa sürede sonuç alındı. 2024 yılı Eylül ayında itibari ile enflasyon oranı ABD’de yüzde 2,4’e, Euro Alanı’nda ise yüzde 1,7’ye geriledi.
Kriz sonrasında bazı sorunlar ağırlaştı. Gelir durumunun bozulmasının başında yer almakta. Bu yüzden bunun bedelini ödemek zorundasınız. Küresel borç stoku 2024’ün ikinci çeyreğinin sonunda 311.8’e ulaştı. Bu rakam 2023 yılında velet 10’da bir artış gösteriyor. Sektör 91.7’de dolar ve borçlu kesim. Kamuyu, reel sektörde 89,6 dolar, final sektörde 70,9 dolar ve 59,6 salon doları ile izleyicilerin beğenisine sunuldu. Küresel borç görünümündeki ilginç bir nokta da borçlanmadaki artışta gelişmiş ülkelerin çekilmesi. Gelişmiş ülkelerin borç stoku 210.5 dolarlık büyüme döneminde gelişmekte olan ülkelerin borçları 101.3 triyon dolardır (https://www.iif.com/, Global Debt Monitor, Eylül 2024).
Ülkeler borç tuzağı küreselnalaşma döneminde düştü. Küreselleşmenin finansal serbestleşmesi olarak görülüyor. Küreselleşmecilerin önemsedikleri iki politika geçmişi ve ülkelerin iktisat politikalarını şekillendirdi. Bunlar;
-Devletin ekonomideki işlevinin azaltılması bunun için özelleştirilmesine gidilmesi,
-Finansal piyasalarda serbestleşme özerk merkez bankacılığı.
Türkiye’de dahil olmak üzere birçok ülkenin bu düzenlemeleri hayata geçirildi. Sonuçta;
-Kamu varlıkları azalır,
-Bütçe açıkları arttı,
-Borçlanma oranı yükseldi.
Yani neoliberal politikalar istikrarı yakalayamadı ama yeni servet sahipleri yarattı. Özelleştirme ile kamu varlıkları azalırken borçlanmadaki artış kamu yükümlülüklerini artırdı.
Borçlanma ülkesi ekonomisi için artan bir tehdit olmaya devam ediyor/edecek. Kamu sağlık ve emeklilik harcamaları yaşlanan nüfus ile birlikte daha çok artacak. Bu da doğal olarak bütçeye yansıyacak. Hükümetlerin gelir ve hizmet durumunu daha adil hale getirerek sorunu çözebilir. Ancak bunun için ekonominin planlarından politikalardan vazgeçmesi gerekiyor. Bunu yapabilirler mi? Simdilik zor görünüyor.
Okumanın sonunda: Paul Collier, Kapitalizmin Geleceği.