:
Soluk Mavi Nokta, 14 Şubat 1990’da Voyager 1 uzay aracı tarafından, Dünya’nın benzersiz bir mesafeden çekilmiş fotoğrafı. Photoğrafta, Dünya’nın görünen boyutundan bir pikselden daha ve uzayın derinliklerinde minik bir nokta olarak görünüyor.
Faruk Eczacıbaşı, sohbetimize başlarken, bu fotoğrafı gösteriyor bu fotoğrafın gökbilimci ve yazar Carl Sagan tarafından, 1994 tarihli Soluk Mavi Nokta olarak adlandırılan II.
Carl Sagan, 1994 yılında yayınlanan Soluk Mavi Nokta adlı kutsal kitabında bu minik noktadan şöyle bahsediyor: “Bu uzak bakış açısından, Dünya ilgi çekici görünmeyebilir. Ama bizim için farklı. Tekrar veya noktayı düşünün. Ah burada. Ah biziz. Üzerinde sevilen herkes, tanıdığınız herkes, herkes, gelmiş geçmiş onun insan hayatını yaşadı (…) Gezegenimiz, kozmik temelli yalnız bir nokta. Belirsizliğimizde, tüm bu motorlarda, bizi kendimizden kurtarmak için başka bir yerden yardım geleceğine hiçbir ipucu yok. En azından yakın yalanmış türümüzün göç edebileceği başka hiçbir yer yok. Evet, ziyaret edin. Yerleşmek, henüz değil. İster beğenmeyin, şu an için Dünya, durduğumuz yer. Bana velet, onlara karşı daha nazik davranmamız ve kullandığımız tek yuva olan mavi noktayı korumamız gerekiyor.”
Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı, üzerinde durduğumuz bu nefes mavi noktayı korumak için, yeni bir hikayeye kayıtlı olduğunu söylüyor. Ve bu hikayenin yazılmasında, teknolojik, özellikle de “iyilik için teknoloji” vizyonunun toplanması sağlandı.
TBV bir süre önce “Geleceğin Paradigması: Kırılım ve Sürdürülebilirlik Manifestosu”nu yayınladı. Sürdürülebilirlik, işbirliği gelişmişlik varlığı, akıl karışıklığını aşarak yeni bir gelecek birlikte adım atmak için çağrıda bulunan bu Manifesto’da, atılması gereken Şunu görüyorsunuz:
– Toplumları dönüştürmek için bilinçlendirmenin rolü eleştirisi. Toplumların yeni paradigmaya uyum sağlamaları için eğitim ve bilgilerin aktarılması gerekiyor.
– Genç ve özgür zihinlerin birlikte yeni fikirler yaratmasına olanak tanınmalıdır.
– Resmi ve veriye dayalı yapılmasını görebilirsiniz. Verinin geçmişinden kaynaklanması kabulüyle hareket etmesi ve bilgilerin korunmasından kaçınılmalıdır.
– Küresel hakların gözetilmesi ve gezegenin bütünlüğünün sürdürülebilmesinin sürdürülebilmesi küresel bir kurumsallaşma modelleri üzerine çalışılmalıdır.
– Özellikle ekonomi ve yönetim sistemlerinde geçmiş temel performans değişimi (GDP vs) yerine, sürdürülebilirlik esaslı yeni endeksler oluşturulmalı ve kullanılmalı.
– Daha sürdürülebilir, küresel, yeni, dinamik ekonomi, hukuk ve yönetişim modelleri ve yönetimi geliştirilmeli. Ayrıca denetim bütçesi oluşturulmalı.
TBV, İstanbul’daki Yapay Zeka Konferansı’nda (İklim için Yapay Zeka Zirvesi) bunu görme ve inceleme fırsatı buluyor. 4 Kasım’da İstanbul Modern’de düzenlenecek olan konferanslar, dünyanın önde gelen yapay zeka seçenekleri ile iklim STK’larını bir araya getirerek iklim çözümü üretebileceklerini sunuyor. Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı, aynı gün gerçekleştirilecek konferansların detaylı olarak ele alınacağını söyledi:
“Bu etkinlik bizim için bir başlangıç noktası. Amacımız şu: İnsanlar geleceğe yönelik hesaplaşmalarla ilgileniyorlar ve hikayeler hızla eskiyor. Ne aradığınızı görebileceksiniz. Biz büyük bir oluşuma neden oluyor, aynı zamanda bir yandan da teknoloji gelişiyorye devam ediyor. Teknoloji aslında bir aç; onu nereye çekersen gider gider. Bizim isteğimiz, geleceğin hikâyesini yaratmak ve oraya yönlendirmek. Bu yeni hikayeye, ama sadece Türkiye’nin hikayesine bakmıyorum. Çünkü sorunlarımız dünyadaki her yerde. Özdemir Asaf’ın bir şiiri vardır: ‘Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler. Yani biz beyaz olabiliriz, ama bütün renkler kirleniyor. Onun için farklı çözümlere erişilebilen bugün var. Bir şeyler atıştırmak kolaydır, böylece doğru şekilde yiyebilirsiniz. Doğru bilgiye ulaşmak için de kullanabilirsiniz. Geleceğin modellerini nasıl oluşturacağımız. Bunlar kullanılabilecek bir model, kullanılabilecek bir model. Dünya giderek esnekleşiyor; giderek akışkanlaşıyor. Biz hala Türkiye’ye Edirne-Ardahan arası mantığına bakarsak, o zaman sonuçlarda çok zorlanırız. Bugün yurt dışına gidenler evet, unutmayalım ki gitseler de onların bir ayağı Türkiye’de. Onlarla nasıl sinerji yaratabileceğimize, diasporayla ilişkimizi nasıl düzenleyebileceğimize odaklanmamız gerekiyor. Beyin göçünü, beyin gücünün kuleye dönüşmesi gerekiyor. Örneğin Hindistan’ın önemli bir beyin gücü tüm dünyaya var. Çin, 1980’lerin başında beyinlerini ihraç etti, önemli ölçüde ithal etti. Türkiye’nin çok önemli bir beyin gücü var, yeter ki onu kullanacak yapılaşmayı sağlayabilelim.”
“İnternet bağlantısı yok, bilgiye ihtiyaç yok. İşinizi kolaylaştırmak için gitarı da kullanabilirsiniz. Bununla ilgili, trafik lambalarizasyonu ve enerjinin bu şekilde kullanılmasıyla ilgili de pek çok bilgi var. Bu makalenin çok parası var. Durum böyle, paradigma doğru ve buna yönelik çalışmalar yapıyoruz. Yalandı karşı karşıya geleceğimiz sorunlar çok ciddi. İklim değişimi, küresel sıcaklık gibi uzun vadede sürdürülmesi gereken konuların üstünde eğilmemiz gerekiyor. Bu sorunların çözümüz yalamak harcamamız gereken enerji iki gelecek.” Zaman varken enerjimizin bir kısmını uzun dönemli sorunları harcamamız lazım. Bunu da saklamanın bir şekilde ayrılması gerekiyor. Bu noktada teknoloji devreye giriyor. Biz buna ‘iyilik için teknoloji’ diyoruz.”
“Dünya genelinde kullanılan enerjinin 1.6’sı bugün yapay zekaya gidiyor. Çok büyük bir rakam. Ama bir de şöyle bakın, güneşten dünyaya gelen enerji, bugün Kâbe enerjisinin katılaştı. Dolayısıyla burada bir kitlik yok ve yeşil teknolojiler bu süreç çok önemli. Yapay zekanın iklim sıcaklığına çözüm bulabileceğini önerebiliriz. Ayrıca nasıl kullanılacağına dair doğru bilgiye sahip olduğunuzdan da emin olabilirsiniz. Yapay zeka gelişirken ülkeler arasındaki eşitsizlikler daha da artıyor. Türkiye’nin bu süreçte yer alması ve sesinin duyulmaması çok önemli. Gelecek nesillere bu bilinci aktarmamız gerekiyor. Bizim hedefimiz gelecekle ilgili iki alanı bir araya getirmek: Teknolojik gelişme iklimi.”