:
EKONOMİ Gazetesi ev sahipliğinde PwC Türkiye’nin içerik işbirliğinde ve Sabancı Holding Ana Sponsorluğu’nda 3’üncüsü ortada dönüşen Liderler Zirvesi, Elite World Grand Sapanca’da, “Makronun Baskısında Mikroyu” ilişkisiyle yapıldı.
“Boyut bir sunum değil, bir çağrı yapmak istiyorum ve ‘Kalkın’ diyorum” ifadeleri ile söze başlayan Ünüvar, “Bizim kalkınma bankacıları olarak bir iddiamız var, biz ‘Geride kimseyi bırakmayacağız’ diyen iktisatçılarız. Biz mutfakta bir şangırtı koptuğunda ‘Ne kırıldı’ diye değil, ‘İyi yanlış’ diye soran iktisatçınız. Bu sunumda da hem dünya hem de Türkiye ekonomisine ‘İyi misiniz’ diye talep etmek istedim” diye faydalandı. Küresel hasılanın 1980’den bu yana ‘yıkılmamış’ olduğunu dile getiren Ünüvar, “Dünyada hiçbir bölge 5 yıl sürecek, geçmiş 20 yıldaki hayattan çıkamayacak. IMF ekonomistleri her yıl, 5 yıl sonra büyüme tahminlerini aşağı çekmişler. Maalesef dünyanın büyüme diye bir sorunu var. Enflasyonu ve para politikasını çok konuşuyoruz. Ancak tek ekonomi politikası para politikası değildir. Tek para politikası da faiz değildir. Tek ekonomik dert de enflasyon değil” kullanıldı.
2008 krizinde 2011’e gelindiğinde beklenen iyileşme ile iyileşmenin arasındaki farkın dünya genelinde gelirinin yüzde 20’sine eşitlendiğine dikkat eden Ünüvar, şöyle devam etti: “Yani biz ne yapıyorduk? 5 kişilik 4 kişilik yemek koyabildik. Ama bu sırada ABD hissiyle durdurulamaz düzeyde yukarıya çıktı. Emekçinin milli geirden aldığı ücret gerilerken, birileri zenginleşti. Dünya ekonomisinde tek başarımız paralel parkurlara başvurmak bence düşünülemez. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, açlık, aşırı yoksulluk gibi sorunlar dünyada sadece ekonomik gelişmeler de yok. İklim değişirse ekonomik kriz dediğimiz çok daha büyük bir kriz var Bütçe dengenizi etkiliyor, yatırım çekme becerinizi etkiliyor, borçlanma maliyetinizi etkiliyor, borsadaki şirketlerin kredilendirme notunu etkiliyor, bankalarınızı etkiliyor. Ben hem vatandaş olarak hem de iktisatçı olarak ekosistemin dağılımından etkileniyorum. İklim krizlerine karşı daha kırılgan olan ülkeler borçlanmaya başlayınca daha fazla faiz oranları. dolayısıyla bu tam olarak biz iktisatçıları ilgilendiren bir şey.”
Türkiye’deki ekonomik görünüme ilişkin değerlendirmelerine enflasyon ile başlayan Ünüvar, “2024, 2025 ve 2026’da da yüksek enflasyonu yüksek olarak dert etmeniz gerekecek. Enflasyonla mücadele bir toplumsal mutabakat gerektirir. Enflasyonla mücadelede akla ilk gelen maliyetleri baskılamaksa bu şekilde toplumsal mütabakata zarar verirsiniz. oranlarında artış olduğu bir enflasyonu düşürmesini beklediğiniz insanlar bu mutabakata katılmazlar. Bütçenin enflasyona verdiği destek da ‘Aman harcamayalım’ yaklaşımına katılmıyorum; Okullarımıza, hastanelerimize harcayalım. Çünkü çocuğumu özel okula değil de devlet okuluna gönderebilseydim maaş katkısından daha büyük katkı sağlayacaktı bana. Kişilerin yaşadıklarının tek yolu zam yapmak değildir. Kamudan sağlanan hizmetin iyileşmesi de önemli katkı sağlayacaktır. Ancak bunların bütün olarak düşünülmediğini, bütün ayrıntının enflasyon ve faizin azaltıldığını düşündüğümü” kullandı.
Türkiye’de sanayinin yüksek teknoloji ve yüksek katma değerli ürünleri daha fazla yoğunlaştırılmasıyla genişletilmesine dikkat çeken Ünüvar, şöyle devam etti: “Bu konuda Türkiye doğru yolda ama yeterli düzeyde değil. Türkiye, Venezuela olmaz; üretim anlamında olmaz. Orada biraz petrol ve biraz rom var. Önce kendi hakkımızı teslim ettik. Ama Almanya’da değiliz. Bizim artık daha yüksek katma değerli alanlardan geçmemiz gerekiyor. Biz bunu yapabiliriz. Türkiye’de yüksek teknolojik tesis sayısı maalesef çok az. Bir tesiste bu iş çok iyi yapılmıyor henüz. Böyle bir şeyin olması güzel. Teknolojiyi yönetmemiz gerekiyor. Tarımın fakirliğinin anlatılmaması gerekiyor.”
Türkiye’de kayıt dışı ekonomi sorunu kadar ‘heba edilen ekonomi’ sorunu dile getirilen Ünüvar, bu odaklanılmasının genişletilmesine odaklanıldığını işaret etti. Yatırımcı konusunda da oldukça dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Ünüvar, dünya korumacılığının arttığını, Çin’in korumacıklığında nerede ayrılırsa çarparsa oraya en yerleşmeye başladığını kaydeden Ünüvar, “Simdi Avrupa’da kaydedildi, yerde en yakın yerde yerleştirmeye çalışıyor. Türkiye’de ihracat miktarı olarak arta da karlılık olarak iyi durumda değil. Bir de böyle bir rekabetle karşı karşıya kaldığımızda son derece dikkatli adımlar atmamız gereken bir dönemdeyiz. Bizim bir önerimiz var. Çevresel ürünler diye bir alan var. Çevresel ürünler, yeşil ürün değil. Yeşil dönüşüme giren ürünlerdir. Bütün dünyada yeşil dönüşüm var, eğer yeşil alabileceğinizin devam ettirildiği yerlerde üretebilirsiniz. Artan ihracat karlılığımız düşerken bu ürünlerde hem miktar hem fiyat artıyor. Bunun Türkiye için önemli olduğunu düşünüyorum. Enflasyonu çok konuşuyoruz, ama bir 3 yıl sonraya bakarken, enflasyonu düşmemiş kesinti, biz o zaman diyeceğiz ki ‘Ama biz sanayiyi unuttuk, para politikasını konuşmayı dışında bir şey konuşmayı unuttuk’. Dolayısıyla kadınlarımızı daha fazla güce katacağız, gençlerimizi bulacağız. Yurt dışına gitmesinler çok önemli değil. Yurtdışında okumuş biri olarak üyeleriniz, eğer ülkeniz iyi durumda değilse orada başınız eğik oluyorsunuz. Gidiyorlarsa gitsinler, ama başları dik olsun diye bizim çalışmalarımızda bütün bu çalışmalardan alıntılar yaparak tamamladılar.