Yeni Çalışma, Süpernova Kalıntısı G278.94+1.35’in Dünya’ya Daha Yakın Olduğunu İddia Ediyor

Samanyolu’ndaki G278.94+1.35 olarak tanımlanan bir süpernova kalıntısını içeren önemli bir keşif, uluslararası gökbilimcilerden oluşan bir ekip tarafından yapıldı. Büyük bir yıldız patlaması sonucu oluşan bu yapının başlangıçta yaklaşık 8.800 ışıkyılı uzaklıkta olduğu düşünülüyordu. Yeni bulgular bu mesafeyi yaklaşık 3.300 ışıkyılı olarak revize ederek, daha önce hesaplanandan daha yakın hale getirdi. Kalıntının tahmini fiziksel boyutları da, 500 ışıkyılı üzerinde olduğu yönündeki daha önceki değerlendirmelerin aksine, 189’a 182 ışıkyılı civarında ayarlandı.

Çalışmadan İçgörüler

30 Aralık’ta ön baskı sunucusu arXiv’de yayınlanan araştırmaya göre, bu kalıntının özellikleri öne çıkarıldı. Western Sydney Üniversitesi Profesörü Miroslav D. Filipović liderliğindeki araştırma ekibi, ASKAP-Evrenin Evrimsel Haritası projesinin bir parçası olarak Avustralya Kilometre Kare Dizisi Yol Bulucu (ASKAP) kullanılarak gözlemler gerçekleştirdi. Bu gözlemler, Avustralya’nın soyu tükenmiş dev keseli hayvanına saygı duruşu niteliğindeki artık “Diprotodon” olarak adlandırılan kalıntının neredeyse dairesel şeklini ve geniş doğasını ortaya çıkardı.

Araştırma ekibi, bu adı Avustralya’nın tarih öncesi megafaunası ve devam eden yok olma sorunları hakkında farkındalık yaratmak için atfetti. Phys.org tarafından bildirilen bulgular, süpernova kalıntısının ışınımsal bir evrim aşamasında olduğunu gösteriyor ve bu da genişlemenin devam ettiğini gösteriyor.

Özellikleri ve Önemi

Diprotodon’un öncü yıldızının Güneş’in kütlesinin yaklaşık 15 katı olduğu tahmin ediliyor. Patlama sırasında açığa çıkan kinetik enerjinin yaklaşık 500 bindesilyon erg olduğu tahmin ediliyor. Kalıntının -0,55 civarında ölçülen spektral indeksi, galakside gözlemlenen tipik kabuk tipi kalıntılarla aynı hizadadır. Bu özellikler, onu bilinen en büyük süpernova kalıntıları arasına yerleştiriyor ve bu tür yapıların dinamikleri hakkında değerli bilgiler sağlıyor.

Çalışma, Diprotodon’un oluşumu, genişlemesi ve mevcut durumuna ilişkin kritik veriler sunarak Samanyolu’ndaki süpernova kalıntılarının daha geniş bir şekilde anlaşılmasına katkıda bulundu.