Hayalet Çarkı Antik Bir Gözlemevi mi? Yeni Çalışma Aksini Öneriyor

Golan Tepeleri’nde yer alan ve sıklıkla “Hayaletlerin Çarkı” olarak anılan antik Rujm el-Hiri bölgesi, uzun süredir astronomi gözlemevi olarak tanımlanan incelemeye alınarak yeniden değerlendirildi. Araştırmacılar, milyonlarca yıl boyunca meydana gelen jeodinamik değişikliklerin alanın yönelimini değiştirdiğini ve bu durumun orijinal amacı hakkında soru işaretleri yarattığını belirledi. Gelişmiş jeofizik ve uzaktan algılama tekniklerinden elde edilen bu bulgular, bu esrarengiz arkeolojik yapıya yeni bir bakış açısı sağlıyor.

Jeofizik İçgörüler Yerleşik Teorilere meydan okuyor

Remote Sensing’de yayınlanan araştırmaya göre, 150 milyon yıl boyunca yılda ortalama 8-15 milimetrelik jeodinamik hareketler, alanın hizalamasını önemli ölçüde değiştirdi. Tel Aviv Üniversitesi ve Ben-Gurion Üniversitesi’nden Dr Olga Khabarova ve Prof Lev Eppelbaum liderliğindeki araştırmacılar, yapının mevcut yöneliminin göksel desenlerle eşleşmediği, bunun da işlevine ilişkin daha önceki yorumlarla çeliştiği sonucuna vardı. Girişler ve radyal duvarlar orijinal konumlarına göre yeniden inşa edildiğinde gündönümü, ekinokslar veya diğer astronomik işaretlerle hizalanmanın eksik olduğu görüldü.

Gelişmiş Teknikler Arkeolojik Manzarayı Ortaya Çıkarıyor

SciTech Daily tarafından bildirildiği üzere araştırmacılar, Celile Denizi’nin 30 kilometrelik yarıçapındaki çevredeki arkeolojik özellikleri belgelemek için jeomanyetik analiz ve uydu teknolojisini kullandılar. Mezar höyükleri ve yuvarlak muhafazaların yanı sıra, bazıları 90 metreye kadar çapa sahip benzersiz dairesel yapılar tespit edildi. Bu bulgular, tamamen törensel veya gözlemsel rollerden ziyade tarım ve hayvancılık amaçlarını akla getiriyor.

Rujm el-Hiri’nin Rolüne Daha Geniş Bir Bakış Açısı

Ben-Gurion Üniversitesi’nden Dr Michal Birkenfeld, SciTech Daily’ye yaptığı açıklamada, bu yeniden değerlendirmenin Golan Tepeleri’ndeki antik yaşamın anlaşılmasını zenginleştirdiğini vurguladı. Araştırma ekibi, çalışmanın, alanın daha geniş bir arkeolojik manzaraya entegrasyonunu vurgularken, alanın amacı hakkındaki tartışmaları yeniden açtığını belirtti. Geçmiş varsayımları sorgulayan çalışma, eski toplulukların çevreleriyle nasıl etkileşime girdiğinin daha fazla araştırılmasını teşvik ediyor.